Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

109 syf.
·
Puan vermedi
Hayattan önce iradesiz ve güçsüzler kendilerini harcarlar
Bu kitabı gördüğümde içeriğinin hiç bu şekilde olduğunu düşünmemiştim. Yani insanlığı yitirmek için önce bir insanlığa sahip olunmalı değil mi ama kitapta bu neredeyse hiç yok. Yazarın hayatına bakınca eseriyle uyuşuyor. Bir nevi yarı otobiyografi gibi. Kitap aşırı depresif ve intihar girişimleriyle dolu. O yüzden duygusal ya da zihinsel olarak kendinizi iyi hissetmiyorsanız asla bu kitabı tercih etmeyin çünkü hem çok sinir bozucu hem de iç bunaltıcı. Kitap üç fotoğrafın betimlenmesi ve yorumlanmasıyla başlıyor. Ve öyle bir şekilde anlatılmış ki insan "O fotoğraflarda cidden bir insan olduğuna emin mi?" ya da "Fotoğrafta biri varsa bu yazılanlar nasıl biri yokmuş gibi yazılmış?" dedirtecek cinsten. İçeriğe biraz daha inecek olursam mutluluk ve komiklik ile örtülmüş hevessizlik, cansızlık, bıkkınlık, amaçsızlık vs. vardı. Şakalaşma ya da espiriler için, bunlar mutsuz insanların silahıdır derler ya öyleydi ama kibir de vardı. Kitabın başlarında "Ergen hikayesi mi okuyacağım cidden, bu ne?" demiştim o yüzden. Biraz ilerleyince çocuğun gerçekliğe bağlı kalışı da vardı. Yani toplumdaki çıkarlar ya da sinsilikten yüze gülmeler var ya, bunlar onu rahatsız ediyordu ama insanlarda her şey yolundaydı. Sessiz yasalar ya da anlaşmalar varmışta o bunlardan mahrum bırakılmış gibi hissediyor. Ve toplumdan kendini bu şekilde daha da aykırı buluyordu. O yüzden kendini gizliyordu ve açığa çıkmanın korkusunu yaşıyordu; hayır diyemiyor, insanları sevmese de ya da uzak durmak istese de onları memnun etme çabası vardı. Ki insanlara muhtaçlığı da. Başka gezegenden topluma katılmış bir insan kadar yabancılık çekiyordu. İyi, kötü, arkadaşlık gibi kavramların netliği bile yoktu. Kendi içinde bu kadar kaybolmuş biri. Sanki yer değiştirirken ruhunu bir yere bağlayıp gitmiş ve ruhsuz bir şekilde yaşamaya başlamış. (Ara ara duyguları var ama o kadar olay içinde ara ara olması anormal.) Hem üzüldüğüm hem de nefret ettiğim karakter. §§ Spoiliii §§ Karısı tecavüze uğruyor ve görüp kaçıyor, ki yazıda "İki hayvan" gördüm diyor. Üsluba bak edepsiz! Ben ilkte sandım ki kadına hayvan saldırdı ve o ona da saldırmasınlar diye kaçtı. Çünkü insanlara doğru düzgün bağlılığı yok ve korkak. -Ayrıca toplumu pislik görüp kendini onlardan gizlemeye çalışırken toplumdan tek farkı pisliğini daha çok içinde yaşamasıydı? -Sonra bunu aldatma sayıyor, beyefendi (!) affetme ve affetmeme olayına giriyordu, kendi için de değil ha, kadın için? Üstüne ne düşünüyor "Acaba kadının güveni, başka erkekler tarafından yine o (!) şekilde ihanete uğramış mıdır?" aklımın içinde ağzının payını verip tam yumruklayasım gelirken "Seni çöpe atacağım ama poşete yazık." şarkısı çaldı ve vurmadım. O kadar sinir içinde gülesim geldi. Ve kitapta iyi bir dış görünüşü var. Kadınlara da bu yeterli geliyormuş gibiydi, bu durum çok rahatsız ediciydi. Dış görüşün ne zamandan beri güvenilir insan profilini garantilediği sorusuna yanıttı yani. Yabancı birine karşı çok rahat ve ondan emin gibi tavırlara giriyorlar. "Nereden geliyor bu samimiyet?" veya "Adamın alnında nasıl olduğu yazarken siz okumayı unutmuşsunuz gibi, ne bu hâl ya?" gibi laflarla çok araya girdi iç sesim. Kitapta huzur ve güzellik yoktu o da haklı yani. (: Bu adamın hiç mutlu olma ya da biraz insanlık barındırma ihtimali olmaz mıydı cidden, diye düşünürken o olayla ve o düşünceleriyle bıraktım. Çünkü öyle bir insandan (adi olanından) bir halt olmaz. Duygusu olmasa bile doğru yanlış ayrımı yapabilirdi. Çünkü doğrular o kadar da duygu işi değil. Bu kitap beni üzdü ya. Ve bakınca hayattan değil kendisinden yana sorunluydu daha çok. O yüzden kendinin farkında olup düzeltme çabasına girmeliydi. Ama o da olmadı. Sorunu sorun olarak bırakırken çözüme nasıl kavuşmayı düşündü, düşünmedi ama içten içe çözülmüş olmasını istedi. İradesiz, bilinçsiz, çabasız ve güçsüz bir kişilik. Babası ölünce korkusu uçup gitmiş. O korku çocukluktan babasıyla ilişkisinde başladı (ilk sayfalarda vardı.) ama büyüdükçe korkuyu büyütmek yerine küçültmeliydi. Yani çabası büyütme yerine küçültmeye harcanmalıydı. Böylece yaşayabilirdi. Sorunu sorun olarak bıraktığımızda bize uygun zamanda veya uygun şekilde çözülmüyor. Babasının ölmesinde "Tüh! Adam keşke daha erken ölseydi." dedirtebilir belki, karakter ağzından okuduğumuz için ama bu doğru değil. Çünkü her şey insanın içinde başlıyor ve de kendi içinde sonlanıyor. Başkaları bir yere kadar sorumlu ya da bir yere kadar etkili. Yani büyümeden sonra ki benliğimiz ve hayatımız tercihlerimizin eseri... Çocukken toplumla çakıştığı zamanlarda güzel yerler var ve "Woo, yalnız değilmişim." dedirtmişti. ve olumlu yönlerin sonuna geldik çünkü bu kadar. -_-
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · Sel Yayıncılık · 202034,2bin okunma
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.