Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Soyum ve Ailem
Torosların eteklerinde kara çadırda davar peşinde koşturmuş nesillerce soyum, en çok şehid veren obalardan. Baba tarafından dedemler 8 kardeş ve babaları gidip 2 kardeş dönebilmişler cihan harbinde. Adana'nın kurtuluşunda yine çarpışmışlar, Fransız'a dar etmişler torosların yamaçlarını pusularıyla. Mallarıyla, mülkleriyle, şirketleriyle nam salmamışlar şehirde, ama dağlarda söz onlarındı. Tarla tapan kavgasına bile tutuşmamışlar ar etmişler dünyalık biriktirip kavgasını etmekten, bağışlamışlar isteyenlere haklarını, bize toprak ne gerek yağmuru suyu veren var, otu bitiren var, deyip devam etmişler hayvancılığa dağlarda. Babamdan bahsedeyim, yıllarca nefret ettim, baba olunca nefretim dindi ama sevemedim, şimdilerde seviyorum işte, kırıklık ve buruklukla, nerden bilsin garibim babalığı, baba mı görmüş ana mı görmüş diyorum. Babam daha emeklerken yetim 6 yaşlarında da öksüz kalmış. Babasının yüzünü hatırlamaz anasınınkini zar zor hatırlarmış eskiden. Ama isyan etmek şöyle dursun övünürdü Efendimiz'e (sav) bu yönüyle benzediği için. O da yetim ve öksüz ben de, derdi. Akrabalarının koyunun peşinde köy bile görmeden ergenliğini atlatmış dağlarda. 11 12 yaşlarında bir kış köyde bırakmışlar okula gitsin okuma yazma öğrensin diye, öğrenmiş yazın da ilk okul diplomasını almış. Ergenliği aştıktan sonra güttüğü yüzlerce koyundan abisinin bir koyununu satıp parasına kendine kıyafetler almış bayramda. O zamana kadar cebine ne para koyanı ne de genç adamsın bi ihtiyacın var mı diyeni olmamış. Koyunun parasını harcadı diye ağır küfürler işitince atmış değneği elinden kıyafetten arta kalan cebindeki parayla vurmuş kendini yola. Gidiş o gidiş. İnşaatlarda çalışmaya başlamış, Kalıp, duvar ve demir ustası. Ver eline projeyi diksin apartmanı, hatta projedeki statik hataları bulup bunu değiştirin, diye mühendisleri uyarabilecek kapasitede. Okumayı da sever. Yazmayı da. Aşık Ali derler namına. Kahvede inşaatta doğaçlama şiirler söyler, o an biri bana da bi döktürsene usta dediğinde nazım olarak anlatır onun ahvalini öyle yetenek. Bi kara kalın kapaklı kocaman defteri vardı her sayfasında mühür vurulu. Yarıdan azı şiirle doluydu. Bu mühürler ne diye sorduğumuzda bu şiirlerinin bir kısmını ozanlara aşıklara vermiş onlar çalmış söylemiş. Biri akıl vermiş git onaylat bunları çalarlar şiirlerini diye. Bu da koca ansiklopedi gibi bez kapaklı defter almış üç beş şiirini yazmış deftere gitmiş notere. Noter de tek tek uğraşmayalım tüm sayfaları mühürleyeyim sen doldurursun demiş basmış mührü. İnşaat ustası Aşık Ali'nin oğluyum. Bize şirketler, dükkanlar, evler bırakmadı ama kursağımıza alın terinden başkasını da sokmadı. Mal mülk bırakmasa bile değil haram şüpheli bir çöp bile yedirmediği için bizlere minnettarım kendisine. Tacir olup bilip bilmeden onca malın içinde haram da sokabilirdi hanemize. Neyse sonra devam edeyim.
·1 alıntı·
1 artı 1'leme
·
67 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.