Sonra alışkanlığı olduğu üzere sonu olmayan şarkısını mırıldanarak olay yerinden uzaklaştı.
Ekiptekiler bu olaydan şaşkına dönerek:
“Şeytanın tekiymiş!” diye haykırdılar. “Laptev ne kadar geniş
göğüslü, sağlıklı ve neşeli bir adamdı, bir de öbürüne bak, enkaz
gibi bir adam!”
“Gördünüz mü,” dedi Osip Dede, “adamın söyledikleri doğ-
ru… Yürekli biri o… Tanrının üzdüğü biri, ama Yakov’a doğru
söyledi. Kimseye sataşma, durup dururken kimseye çatma… Bü-
tün insanlar… neden durduk yerde birbirlerinin işine karışırlar?
Adam iyi davrandı: İş için adamı dövdü, sonra da ona git, kafanı
yıka dedi. Bu da anlamlı bir söz! Sözümü unutmayın, bu adam
henüz bize kendini tam olarak açıklamış değil…”
“Onu ekipten atsak iyi olur…” dedi çocuklar.
“Ekibe uymayan biri… Doğru,” dedi Osip Dede, düşünceli bir
biçimde. “Peki niye böyle?.. Atmaya gelince… biraz beklemek gerek… belki ortaya koyacağı başka şeyler vardır… belki bize uyum
sağlayabilir…”
“Ne yararı olur ki?” diye karşı çıktı çocuklar.
“Tembel olmasına tembel, doğru… Çok kötü bir işçi… bunu
biliyoruz… Ama kardeşlerim, onun da yemesi, içmesi, vergi vermesi gerekir! Değil mi? Köylünün biri zaten… Nasıl atabiliriz? Biz
atarız, başkaları da atar… ne yiyip ne içecek bu adam?”
Dedeye daha fazla karşı çıkmadılar ve Vanka Mazin ekipte kaldı. İlk başta onun kendilerine uymasını bekliyorlardı, ama
sonra kendileri ona uydular, gerek iş, gerekse kişilik açısından onu
herkesten daha kötü saydıkları, onunla her zaman alay ettikleri
halde –çoğu zaman da çok zalimce alay ettikleri halde– bir daha
kovmaya kalkışmadılar. Onun, yeme içme müteahhitten olmak
üzere haft ada iki ruble kazandığı tembel, ama her zaman sağlam
ve temiz çalışmasına da alıştılar.
O, küçük bir insan sürüsü içindeki uyuz koyundu; konumu
tam olarak belliydi, çünkü her insan sürüsünde, kusurlarıyla ürünün meziyetlerine gölge düşüren bir insan gereklidir. Bu
koşul olmazsa meziyetler pek az ayırt edilebilir, üstünlükler anlaşılamaz.
Sayfa 313