Gönderi

Dahi Diktatör
Ben şunu savunuyorum: Atatürk diktatördü. Buna hayır diyen tarih bilmiyor demektir. Ama hürriyeti öğrenebilmek için bazen diktatörlük gereklidir. Sen bin sene hürriyeti hiç tecrübe etmemiş bir topluma hürriyeti bir tercih olarak takdim edemezsin. Hüsrana uğrarsın. Bugün dahi Türk toplumunun hür olmayı öğrendiğini zannetmiyorum. Siyasi tercihler bunu gösteriyor. Lider arıyor, çoban arıyor kendine insanımız. Halbuki Atatürk, bundan kurtulun diyor. “Ben size hiçbir ayet, hiçbir doktrin bırakmıyorum, kafanızı kullanın. Probleminize göre çözüm getirin.” Atatürk ölmek üzere, diyorlar ki, “Yerine kim geçsin?”, “Siz seçin ben yerimi kimseye bırakmıyorum,” diyor. “Millet seçsin," diyor. Dolayısıyla Atatürk’ün diktatörlüğünün sebebi her şeyden ve her şeyden önce bağımsızlığı ve hürriyeti öğretmek, insanlığı, akılcılığı öğretmek. Bunu yapmak için de diktatörlük yapmak mecburiyetindesin. Ama Atatürk’ün yaptığı diktatörlüğün bir farkı var. Onun diktatörlüğünün içinde zorbalık yok, düşüncesini öyle veya böyle empoze etmek var. Ama bu empoze etmek kişisel kapris ürünü değil. Nihayetinde kararı yine sen alıyorsun, karar veren sensin. Kendi fikirlerini, “Ben böyle istiyorum," diye empoze etmiyor Atatürk. Ortaya atıyor, tartışıyor, tartışıyor, tartışıyor ve karşısındaki onu yıkamıyor. Sonunda onun fikri galip geliyor ve oy veriliyor. O oylarla alınıyor bütün kararlar. Ama mutlaka ve mutlaka oy isteniyor. Bu bir meşruiyet arayışı olduğu gibi, başka türlü alınacak tatbik edilecek her türlü karardan da çok daha uzun ömürlü neticeler alınmasını sağlıyor. Diyor ki, "Bunlar benim fikirlerim dahi olsa bunları millete anlatmam lazım, kabul ettirmem lazım, ancak milletçe kabul edildikten sonra bunları tatbik edebiliriz. Her şeyin başı millettir.
Celal Şengör
Celal Şengör
·
1 artı 1'leme
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.