Bir bülbül ile İbrâhim aleyhisselam'ın ateş diye düştüğü gül bahçesindeki dostluğu ve ricası üzerine başlıyor bu duygu yüklü kitap. İbrâhim aleyhisselam'ın kutlu nebi müjdesi üzerine bülbül, dostu İbrahim'den bir dua istiyor ve diliyor ki ahir zaman Peygamberine kadar Allah ona ömür versin de asırlar öncesinden aldığı Gül'ün kokusunun aşığı olsun. İbrâhim aleyhisselam Allah'a bu duayı etmeyi kabul buyuruyor ancak o zamana kadar 40 şarkı istiyor bülbülden.
Peygamberler bu dünyadan sırayla gelip geçerken bülbül bir bir şarkılarını söylüyor ve hasretle Gül'ünü bekliyor. Ta ki Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in büyük büyük atalarının alnındaki nuru görene kadar...
Bu nur bir müjde, büyük bir sevinç olsa da o dönemde Mekke'nin cahilliklerine, kız çocuklarının diri diri gömülmesine ve daha nice sapkınlıklarına da değinmeden geçememiş İskender Pala. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in doğumuyla, İslam'ın gelişiyle Mekke'nin ve tabi aşama aşama diğer birçok topluluğun sapkınlıklardan, cahilliklerden sıyrılıp Hak yoluna girmelerine Pala'nın kaleminden şahit oluyorsunuz.
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in hayatını bir de bu kitaptan okuyup anladım. Müslüman olduğum için bir kez daha "Elhamdülillah" dememe vesile olan bu eseri gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
" Bütün şarkılarım sana senâdır yâ Rasûlallah
Ne ki vardır ya senden ya sanadır yâ Rasûlallah
Çünkü seni her kim severse ben rakîbim yâ Rasûlallah!"