Gönderi

Bağ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz Biz neşâtın da gamın da rûzigârın görmüşüz. (Biz, bu zaman bahçesinde sonbaharı da görmüşüz, baharı da. Biz mutluluğun da üzüntünün ve kederin rüzgârını da görmüşüz). Çok da mağrur olma kim meyhâne-i ikbâlde Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz. (Bu makam, mevki denen meyhanede çok da fazla gururlanma. Biz bu makam meyhanesinde gururdan sarhoş olan yüzlerce insanın sersemlediklerini ve düştüklerini görmüşüz). Top-ı âh-ı inkisâra pâyidâr olmaz yine Kişver-i câhın nice sengin hisârın görmüşüz. (Biz ülkelerin makam ve mevkilerinin birçok taştan hisarlarını gördük ki onlar "Ah" toplarının gönül yıkıcılıklarıyla yerle bir olmuşlar ve yıkılıp gitmişlerdir). Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâli pest Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz. (Dert ehli insanların gönül kırgınlarından dolayı döktükleri gözyaşından oluşan selin bir anlık coşkuyla, gürültüyle binlerce makam ve mevkiyi yerle bir ettiklerini görmüşüz). Bir hadeng-i cân-güdâz-ı âhdır sermâyesi Biz bu meydânın nice çâpük-süvârın görmüşüz. (Bu dert ehli insanlar öyle kişilerdir ki onların sermayesi çektikleri ahtır. O ah tıpkı can yakan bir ok gibidir. Biz bu meydanda nice usta binicilerin, hızlı at binenlerin o ah okuyla yere serildiğini görmüşüz). Bir gün eyler dest-beste pây-gâhı câygâh Bi-aded mağrûr-u sadr-ı i'tibârın görmüşüz. (O kişiler bir gün öyle bir şey yaparlar ki makam mevki üzerine oturan kişiler onların karşısında ellerini bağlamak zorunda kalırlar. Sayısız makam sahiplerinin gururlu hallerini itibarını bu şekilde görmüşüz). Kâse-i deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd Biz bu bezmin Nâbîyâ çok bâde-hârın görmüşüz. (Ey Nâbî! O makamda oturanların istekleri(nin kadehi) bir gün dilenci kâsesine döner ki biz bu mecliste böyle sarhoşlardan çok gördük).
·
32 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.