Sen bana bakınca;
balta girmemiş ormanlarda ihtilâller oluyor,
her ağaç ev sanıyor kendini.
Her ev köksüz bir ağaç oluyor.
Yasalar hükmünü kaybediyor sen bana bakınca;
Aristokratlar haklı buluyor bütün devrimleri,
Garipler bir gecede galipliğe atanıyor.
Hükümetler kuruyor ağrılı başıma dizinin dibi.
Sen bana bakınca;
Bakmak mecaz anlamlar kazanıyor,
Gerçeklerin sırtından geçiniyor bir yalan taciri.
Dokuz köy toplanıp onuncu köye göç ediyor.
Yüreğim süresiz izne ayrılıyor sen bana bakınca;
Reddediyor aklım içinde senin olmadığın her şiiri,
Uzaklar yakına taşınıyor,
Yakınlar bağrında taşıyor uzakları özlemeyi.
Sen bana bakınca;
Gölgemden yaralarıma merhemler doğuyor,
Bir âma gözlerini yırtıyor sesini göremediği için.
Terziler kendi söküklerini dikmeyi öğreniyor.
Hezarfen Kız Kulesi'ne kadar uçabiliyor sen bana bakınca;
Simyacılar sonsuzluğu keşfediyor ölürken bedenleri.
En derin felsefeyi meczuplar yapıyor,
Nietzsche savunmaktan vazgeçiyor 'hiç'i
Sen bana bakınca;
Gözaltı torbalarım saksılar doğuruyor,
Kokular yakalıyor sessiz bir karanfili.
Kırılan bütün kalpler infialden sıyrılıyor.
Çiçeğini buluyor bir can suyu sen bana bakınca;
Mecnun Leyla'sını görüyor bir çöl serabında,
Ferhat yeniden delmek istiyor Şirin'in kalbini,
Aslı kerem eyleyip aşkı aklında tutuyor.
Bahçeler giyiniyor baharın ahengi;
Ruhumu serin bir yankı buluyor,
Güle yaklaşıyor sen seslenince adımın rengi.
Sen bana bakınca;
Körler ülkesinde aynalar satışa çıkıyor,
Sesi yükseliyor sömürülen ülkelerin.
Issız adalarda üç şey bekliyor kâşifleri,
Benim üç şeyim de sensin
Ve adınla başlıyor bütün şiirlerim.
Sen bana bakınca;
Bakışlarınla süsleniyor çirkinliğim,
Sesinle aydınlanıyor batan güneşlerim
Ve adınla başlıyor bütün şiirlerim,
Adını bir kere öpebilir miyim?
***
Sen bana bakınca - Aysun Özer