Kimi zaman kaderin insan tarafından etkili bir biçimde algılanabilmesi için beklenmedik bir olayın onu etkilemesi şarttır. Kazalar böyledir. Her kaza sonrasında insanlar kendi tasavvurlarına göre olacak olanın önüne geçen tasarılarını birbirlerine belirtirler. Misal "öyle olmasaydı başına bu gelmezdi" derler. Ama buna gerek yoktur. En önemli ve temel Murphy kanununa göre; "bir şeyin ters gidebilme ihtimali varsa mutlaka ters gidecektir". Aslında kaderin yüksek tecellisinin gerçekleşmesi bir romana girizgah değil de sonuç olması daha mantıklıdır. Ama bazen olaylara tersten bakmanın albenili bir tarafı vardır. Herbert Clyde Lewis de bu şekilde tersten bakarak karakteri Henry Preston Standish'i gemiden düşürür. Böylelikle sık yaşanmayan bir hikaye başlamış olur. Aslında insanın doğayla mücadelesini içeren çok öykü vardır. Ama Lewis'inki farklıdır. Zira doğaya karşı yaşam mücadelesi verenlerin avantajlarının hiçbirine sahip olmayan Standish sadece güçlü bir sorgulama yetisi, felsefi bir değerlendirme becerisi, yeteri kadar umuda sahiptir. Başlangıçta hayat memat meselelerinde tam manasıyla işe yaramayan bu listede hayata tutunmak sadece umutla mümkündür. Ama Lewis karakterini öyle bir düşündürür ki hayata tutunmak ikinci planda kalır. Artık hayata karşı özel bir duruşu olan insan ve yaşamın anlamının neyden ibaret olduğu söz konusudur. Oluşturulan bu denklemin çözümünden ziyade ortaya koyulması bile okur için bir anlam ifade eder. En basitinden ölümün yamacına hiç uğramadığı birisinin dünyaya bakış açısıyla idam mahkumunun hayat analizleri bir değildir. Farkı algılamak kolaydır. Ama başkasına anlatmak zordur. Lewis zor olana niyetlenir. Okuyup görene bu mütevazi kitap çok şey anlatır.

Gemiden Düşen AdamHerbert Clyde Lewis · Holden Kitap · 202478 okunma

·

90 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

zafer saraç