Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Masadakilere veda ettik ve Gideon'ın eli belimin arkasında, restorandan çıktık. Elini orama koymasına bayılıyordum; sarsılmaz dokunuşu yönlendiriyordu beni. Sahipleniciydi. Angus Bentley'yle bekliyordu yolun kenarında. Fırsattan istifade bir sürü fotoğrafımızı çeken paparazziler de öyle. Arka koltuğa yerleşip trafiğin içine karışınca rahatladım. "Eva." Gideon'ın pürüzlü sesinin tınısı tenimin her yanını ürpertti. Ona doğru bakıp gözlerindeki ateşi gördüm. Bir an sonra yüzümü ellerinin arasına almış dudaklarını dudaklarıma dayamıştı. Soluğum kesildi, ani açlığı şaşırtmıştı beni. Dili ağ­ zımın derinliklerini okşuyor, kanımda her zaman kaynayıp duran o ihtiyacı karıştırıp coşturuyordu. "Çok güzelsin" dedi ellerini saçlarımın arasına sokarak. "Sürekli değişiyorsun. Bugünden yarına karşıma kim çıkacak bilemiyorum." Gülerek ona sokuldum ve öpüşüne onu her şeyimle öperek karşılık verdim. Ağzının verdiği hisse, bana teslim olduğunda her zamanki sertliklerinden uzaklaşıp yumuşayan ve onu daha da yakışıklı hale getiren hatlarına bayılıyordum. "Seni boş bırakmamam lazım, şampiyon." Gideon beni kucağına aldı, elleri her yanımda dolaşıyordu. "Seni istiyorum." "Umarım öyledir'' diye fısıldadım, dilimi alt dudağının kenarında gezdirerek. "Hayatının sonuna dek bana mahkumsun." ''Yeterince uzun değil." Başını yana eğerek ağzımı yeniden 1 eslim aldı, ensemdeki eliyle beni sımsıkı tutmuş, güçlü ve hızlı dil darbeleriyle öpüyordu. Sevişir gibiydi. Dilinin dokun uşunu her yerde hissediyordum. Angus'ın orada olduğunun fena halde farkında olarak, rahatsızca kıvrandım. "Gideon!" "Benim eve gidelim" diye fısıldadı, şeytan kadar baştan ı,: ı karıcıydı. Kalçalarıma dayanan sert aleti, seks, günah ve karşı konulmayacak güzellikte zevklerin vaadiyle tahrik ediyordu beni. "Toplantın var" dedim soluk soluğa. "Siktir et toplantıyı." Bir kahkahayı daha bastırıp içime atarak ona sarıldım ve kokusunu içime çekmek için burnumu boynunun kıvrımına yasladım. Her zamanki gibi müthiş kokuyordu. Parfüm kullanmıyordu Gideon. Sadece teninin o temiz, yabansı kokusuyla, tercih ettiği banyo sabunun hafif izleri vardı. "Kokuna bayılıyorum" dedim alçak sesle, yüzümü tenine sürterek. Öylesine sıcaktı; hayat, enerji ve güçle atan bedeni öyle ateşli ve sertti ki. "Bir şey var senin kokunda. İçimde bir yerlere dokunuyor. Senin bana ait olduğunu hissettiren şeylerden biri bu." Hırlama gibi bir ses çıkardı. "O kadar sertleştim ki" dedi dudaklarını kulağıma yaklaştırarak. Kulak mememi ısırdı, hissettiği şehvet için beni cezalandırıyordu bu küçük acıyla. "O kadar ıslağını ki" diye fısıldadım ben de ona. "Bugün beni çok mutlu ettin." Göğsü düzensiz bir solukla genişlerken elleri sırtımda bir aşağı bir yukarı dolanıyordu. "Güzel." Geri çekilip onun kendini toparlamasını seyrettim. Kontrolünü o kadar nadiren yitirirdi ki. Bunu ona yapabiliyor olmak çok heyecan vericiydi. Daha da heyecan verici olanı, karşısına çıktığım andan beri, dışarıdan bakan diğer insanlara en ufak bir şey hissettirmeden, aslında sürekli o ince çiz-gide yürüdüğünü bilmekti. Gideon'ın kendini kontrol becerisi çok büyük bir tahrik unsuruydu benim için. Parmak uçlarım yakışıklı yüzünde gezindi. "Teşekkür ederim. Bugün bana verdiğin şey için teşekkür az kalır, ama teşekkür ederim." Gözlerini kapattı. Alninı alnıma dayadı. "Bir şey değil." "Saçlarımı beğendiğine sevindim."
Sayfa 142
67 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.