Gönderi

235 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Yaşar Kemal ve Anadolu İnsanı
Bunaltıcı ve kavurucu bir sıcak, ekşi kokulu ter, tırnak aralarına sıkışmış kir, rüzgarın önüne katıp sürüklediği, tere bulanmış vücuda yapışıp gözenekleri kapatan toz, dümdüz ve uçsuz bucaksız Çukurova, sivrisinekler, sıtma, yalın ayaklar ve çatlamış topuklar, yoksulluk, ağalar ve ırgatlar, sütü kalmamış analar, aç bebekler, kadınlar, namus, dedikodu... Bizim gözümüzde bir Anadolu köylüsünün yaşantısını tasvir etmek için yeterli kelimeler.
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
ise, köylünün tasvirini yapmakla kalmamış, evinin içine, mahremine girmiş, tarlasını ekip biçerken köylüyle bir tas soğuk ayran içmiş, dedikodu yapılan buluşmalarda bir köşeye çekilip onları dinlemiş, kocasını gurbete uğurlayan kadınla oturup ağlamış, köylü ile aç kalmış, her bir dertlerini dinlemiş, küçük yaşta çalışmak zorunda kalan çocuğun acısını hissetmiş, o köylülerden biri olmuş. Yaşar Kemal Çukurova, Yaşar Kemal İstanbul, Yaşar Kemal Anadolu... Kısacası bizden, içimizden biri oluvermiş. Ölüm yıldönümünde böyle büyük bir değere sahip olabildiğimiz ve kendisini anadilimizde okuyabildiğimiz için kendimi çok şanslı hissettiğimi belirtiyor, Yaşar Kemal'i özlem ve rahmetle anıyorum.
Sarı Sıcak
Sarı Sıcak
, sadece bir kitap değil, sanki bizleri doğrudan o sıcak topraklara götüren bir zaman makinesi. Hakkı yenilmiş bir çocuğun masumiyeti, evladını kaybetmiş, kötü kocaya düşmüş bir kadının feryadı, bir ağanın zorbalığı, çürümüş bir toplumun çürümüş ahlak anlayışı... Sarı Sıcak, içerisinde bulunan yirmi iki hikaye ile yoksulluğun, açlık ve sefaletin insanlar ve toplum üzerinde ne gibi etkiler bırakabileceğini işliyor. Hemen her hikayede, incelemeye başlarken sıraladığım kavramlar karşılıyor bizleri ve her hikayenin ana karakterleri toplumun içinden seçilmiş sıradan insanlardır. "Uyanmazsam iğne sok etime. Saçlarımı çek. Döv beni" diyen Osman'a, anne yüreğinin nasıl kıyamadığını görürüz bir yerde. Bir başka hikayede, ıslak yataklara girmek zorunda kalan insanlarla hissederiz üşümeyi. Çöplüklerin hikayesini okuruz sonra, hiç önem vermediğimiz, üstüne dahi düşünmediğimiz o çöplüklerin hikayesini. Bir çocuğun beyaz pantolona duyduğu aşkı, annesine kendisini kanıtlama çabasını görürüz. Önce hayalleri yıkılan, sonra da içi içine sığmayan o çocukların hikayelerini, yani kendi çocukluğumuzu okuruz. Bir başka yere çevirdiğimizde başımızı, namus kavgalarının içinde buluyoruz kendimizi. Hazır konu buraya gelmişken, bir toplum eleştirisi yapmanın da vakti gelmiş demektir! "Kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu odur." demişti Nietzsche. Belki biraz ağır bir eleştiri olacak ama sanırım bu söz Anadolu insanı için söylenecek en doğru ve yerinde söz olacaktır. Ne demek istediğimi kitaptaki "Pis Hikaye" kısmını okuyanlar daha iyi anlayacaktır. Anadolu insanı her şeyi yapar sonra bir köşeye çekilir ve kendisinden başka herkesi, her şeyi eleştirir. Dedikodu sarmalı büyüdükçe büyür. Gözüyle görmez, doğruluğunu araştırmaz, buna rağmen dedikodu yapmaktan, insanları zan altına almaktan asla utanmaz. Günde beş vakit namaz kılar, diliyle günah işlediğini farkına bile varmaz. "Eğer bir insanda azıcık insanlık varsa yalan söylemez. Dedikodu yapmaz. Dedikoduyla bir insanı vurmak, küçültmek insanlıktan çıkmış, bozulmuş, çürümüş, elinden hiçbir şey gelmeyen, elinden hiçbir şey gelmediğini kabul edecek kadar düşkünlemiş bir insanın kârıdır." diyor Yaşar Kemal. Bütün bunları yapan kişi batının zaten göz önünde olan ahlaksızlıklarını konuşur da, elli haneli bir köyde dönen pisliğe kör ve sağır olur. İğneyi de çuvaldızı da başkasına batırır. Anadolu'nun güzelliklerini konuşuruz da gerçekleri için geç bile kaldık sanki... Küçük de olsa bir paragraf da Yaşar Kemal'in dil kullanımı üzerine yazmak istedim. Onun kalemi, sadece kelimeleri yan yana sıralamakla kalmaz, aynı zamanda bir ressamın resmine dokunduğu gibi yaşamın gerçek renklerini yansıtır. Dilinde, Anadolu'nun bağrından kopup gelen kelimeler, cümleler, deyimler vardır. Samimi ve sansürlenmemiş diyaloglar olayların gerçekliğini arttırıyor. Bazı hikayeleri okurken, "eskiden babaannem, dedem bu sözleri kullanırdı" derken bulabilirsiniz kendinizi. Akıcı, sade bir dil kullanarak toplumun her kesimine de hitap etmeyi başarıyor Yaşar Kemal. Dedim ya, bizden biri o... Kitabı okumaya yoğun bir süreçten geçerken başladım. Dolayısıyla bazı günler hiç okuyamadım, bazı günler sadece birer hikaye okuyabildim. İki tane hikaye kitabını da aynı anda okumaya çalışınca biraz sıkılmadım değil. Sizler bu kitabı daha yoğun bir kitabın yanına ek olarak da okuyabilirsiniz. Kitabın neredeyse bütün hikayeleri aynı tema çevresinde şekillendiğinden, özellikle son iki hikaye "Hırsız" ve "Ağır Akan Su" konseptin az da olsa dışına çıkarak adeta sıkıntınızı gideriyor. Sizlere keyifli okumalar dilerken, kitaptan bir alıntı ile, umut ile incelemeye son noktayı koyuyorum. "Yakında güneş doğacak."
Sarı Sıcak
Sarı SıcakYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20235,1bin okunma
··
105 görüntüleme
Kitap Kurdu okurunun profil resmi
Muhteşem bir inceleme, kaleminize sağlık 👌
Mehmet Emin Akın okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Sizlere keyifli okumalar diliyorum. 😊
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.