Gönderi

96 syf.
·
Not rated
·
Read in 12 hours
2600’lü yılların başında. İnsanoğlu sonunda Dünya’yı yok etmeyi başarabilmiş. Öyle ki yaşattıkları tahribat sonucu vahşi hayvanların nesli tükenmiş, lüks için yeşil alan namına hiç bir şey bırakılmamış. Hayvanların doğum döngüleri, çiçeklerin mevsimleri birbirine karışmış. Doğada ki tüm canlıların dengesi insanların hırsları nedeniyle yok olmuş. Ve son 30 yıl içinde 3 büyük nükleer savaş çıkmış, nükleer silahlara sahip ülkelerin yarattığı tahribat insanlar dahil, neredeyse tüm canlı yaşamını sonlandırmaya başlamıştı. İnsanlar açlık,kıtlık ve salgınlarla başa çıkmaya çalışırken bir yandan da hala yaşamaya çalışıyordu. Öyle ki bunun için öldürdükleri insanların ellerini yiyerek kendilerini hayatta tutmaya çalışıyorlardı. İnsanlar Yamyamlaşmış, zombileşmiş, vanpirleşmişti. Yıl 2632… İnsanlarım tamamı açlık ve hastalıktan yok olmuştu. Sadece 60-70 yaşlarında iki yaşlı adam kalmıştı. Birbirlerini gördüklerinde hem sevinip hem korkmuşlardı. İkisi de dünyada tek ikisinin kaldığından bi haberlerdi. 1 hafta süren arkadaşlıklarından sonra en yaşlısı hayatını kaybetti. Ve dünya’da son bir insan kaldı. Sur üflendi ve asıl ebedi hayata geçiş oldu. Sonrasında insan Allah’ın karşısına geçip sorgusunu vermeye başladı. Kitabı kurgu olarak okuduğumda, sorgulanan insanlığın kendisi olduğu için beni rahatsız eden bir durum yaşamadım. Ama bir kaç yerde dini boyutuyla düşününce olması gerekenler yoktu. ( Mesela Allah’ı 3 yerde aradığını söylediği kısımda. Bahsettiği hayal, duygu ve tefekkür. Allah’ı tefekkür de bulduğunu söylüyor insan. Halbuki Allah’ın huzuruna çıkmanın tek yolu Namazdır. ) Ama dediğim gibi kurgu olarak düşündüğümüz zaman bunun dışında olan bir kaç şey dışında, insanlığın sorgulanması bence yerindeydi. Dünyanın yok oluşu, Mahşer de hesap verilmesi yazım dili bakımından hızlı ve akıcı yazılmıştı. Kitapla kalın
Son İnsan, Mahşer, Ulu Divan
Son İnsan, Mahşer, Ulu DivanSaffet Akkaya · Kaktüs Kitap · 09 okunma
·
10 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.