Gönderi

Waldo Sen Neden Burada Değilsin?
Waldo Sen Neden Burada Değilsin?
syf. 95 Müslüman olmak beni, kendimi bildim bileli içine düştüğüm yalnızlıktan çekip çıkardı. Nasıl ol­du? Yeni dostlar, aralarında kendimi emniyet içinde hissedeceğim kardeşler, ihvan, bir cemaat mi bul­dum ? Hayır. Yalnızlıktan kurtuluşum bir bakıma modern bir insan olmaktan kurtuluşum sayılır. Ben bu kurtuluş özlemimi 1964 yılında, "Dinsin dinsin benim çağdaş olmayan iğrenç yüzüm" diyerek ifade etmeye çabalamıştım. Şimdi bakalım şu modern insanlar arasında yalnızlık çeken­lere... Onlar için var mı yalnızlık ? Yahut yalnızlık denilen şey sahiden var mı ? İnsanların yalnızlık de­dikleri şey, adını koymaya çekindikleri ya da artık adını bile unuttukları bir başka şey mi acaba ? Dağ başındaki çoban, ormandaki avcı, bulundukları yer­de insan olarak tek başına kaldıkları halde «yalnız» değiller; insanlardan uzak yaşamayı bile isteye seç­miş bir kimseye yalnızlık içinde değil de «inzivada» diyoruz. Buna karşılık, büyük şehirlerde çok sayıda benzerleriyle birlikte, onlarla yanyana yaşayan in­sanların her günkü sıkı ve birbirine bağımlı ilişkiler içine gömülmüş insanların yalnızlık içinde olduğunu söyleyebiliyoruz. Öyleyse yalnızlık adını verdiğimiz şey, insana dışından gelen birşey değil. İnsan, yal­nızlığı içinden türetiyor, insanların içini kaplıyor yalnızlık. Bu açıdan bakılınca: "Ne yanar kimse bana âteş-i düden özge Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı" diyen Fuzuli'nin değil de, "Ey yalnızlık, benim yegane yoldaşım!" diyen Antonio Machado'nun gerçek anlamıyla yalnızlık içinde olduğunu anlıyoruz. Doğrucası, yal­nızlık sahip çıkılan, ancak sahip çıkıldığı zaman yal­nızlık olabilen bir şeydir; insanın kaçınılmaz bir sü­reç sonucunda sürüklendiği ve dış şartların dayattı­ğı «tek başınalık» tan, «bir kişi kalmak» tan, «kim­sesizlik» ten, «garip» likten farklı, hem çok farklı­dır.
·
109 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.