Sarsıntı yapmıyorsa
göğsünde
bir kuşluk vakti
hüzne
Veya
baştan aşağıya
kor’a kesmiyorsa
bir şafak vakti
ve
her zerresine kadar
Islatmıyorsa tunçtan bedeninini
hüzününü damıtıyorsa gözyaşlarına
Nedir ki şiir
Kuşanmış bir mavzeri baştan aşağıya
Kuytu boğazlarda
Geçit vermez
Sarp yamaçlarda
Eşkiyalar misali
Kesmiyorsa soluğunu
Hoyrat sesiyle
Nedir ki şiir
Yılkı atları gibi dizginsiz
koşmuyorsa
Dörtnala
kanında
Nedir ki şiir
Kanlı coğrafyama dair ne varsa
Çaresizliğe fukarılığa aleme acıya ve gözyaşına dair ağıtlar içinde sızlayan
Kırmıyorsa zincirlerini
Muştulanıyorsa baharı
Çise vurmuyorsa yüzüne
Yedi iklim
Dört mevsim
Nedir ki şiir
Değiştirip
Dönüştürmüyorsa
Sürükleniyorsa ölüme kesmiş yığınları
Bir devrimin şafağında
İhya ve inşaa etmiyorsa
Muvazenesini kaybetmiş
asi ruhları
Aydınlatmıyorsa bir meşale misali
Dipsiz kuyuları
Bir duvar yazısına ilham vermiyorsa
Bir saban tutan eli
Sapan tutan ele
Çevirmiyorsa
Nedir ki şiir
Haykırıp yeryüzünün bütün mütekkebirlerine
Ceddim İbrahim gibi
La demiyorsa
Yüzlerce yıl öncesine dair
Ne kadar emir sultan varsa kehkeşanlarda
Devirmiyorsa dokuz şiddetinde ani bir deprem ile
Nedir ki şiir
Şifa veren
Sesiyle
Diriltmiyorsa
Emzirmiyorsa bitmek bilmeyen
uykusuz geceleri
Ayırmıyorsa iyi ve kötüyü
Elmayla narı
Yitik bir aşkın gölgesinde
Yön vermiyorsa
Siyahı kuşanmış bahtsız gecede
Binlerce ışık yılı uzakta
çoban yıldızı gibi
Üryan
Nedir ki şiir
Ahmedi