Gönderi

Yanlışlıklar, tanıklıklar diyorum kendi kendime, yığıldığım yerden, kafamı korumak için başımda kenetlediğim ve bu yüzden epey darbe alıp her tarafı morarmış, şişmiş parmaklarıma, bileklerime bakarak. Ve diğer yerlerimden, kafamdan, omuzumdan, böğrümden, sırtımdan gelen ağrı sızıları dinleyerek. Ve burnumdan boşalıp sakalımın ucundan damlayan ve ceketime ve pantolonuma düşmüş kan lekelerinin kurumaya başladığını görerek. Yanlışlıklar ve tanıklar diyorum. Küçük bir yanlışlık, işine bağlı dayak makinesi amirin bana bu kadar kısa sürede böyle etkin hasar vermesine neden olmuştu. Muhtemelen amir, yakaladıkları bir eli kanlı katili böyle biraz benzeterek, toplumun linç hislerine tercüman olmak istemiştir. Ya da ne bileyim, otoriteye karşı şiddetli sayılabilecek bir itirazı olan ve eylem hazırlığında olduğunu düşündüğü şüpheliyi dövmek suretiyle o eylemden vazgeçirmek istemiştir. Ben sadece, dedikleri gibi, bir yanlışlıktım. Eh bunca hengame arasında böyle yanlışlıklar olur, olabilir. Ama asıl sorun tanıklıkta. Şimdi etkin bir tanığım var örneğin. Duraktaki o sempati duyduğum kırmızı mantolu kadın, polislere fotoğraf gönderme gereğini duymasaydı, bu yanlışlık olmayacak, bu denli tahrip edilmeyecektim. Belki hızla geçen araçlardan birinden duvara işediğim an da görüntülenip polise yollanmıştır. Yukarıda bir odada pantolon askılarına başparmağını takmış ve döner koltuğuna yaslanıp kaşlarını çatarak, bilgisayardan duvardaki ekrana yansıtılan bu kareler arasındaki bağı bulmuş biraz şişman bir müdür yardımcısı, Kalender'i yanına çağırmak için, orta parmağında büyük kehribar taşlı yüzüğün bulunduğu sağ elini, masasındaki butona uzatmak üzeredir. Durmadan dizi seyredenler bilir, aristokrat İngiliz polisiyelerinde böyle sahneler olur.
Sayfa 65 - Sislerin ArasıKitabı okudu
·
5 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.