Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Üzerinde çalıştığım Ms. Collina isimli futbol mizah içerikli kitabımdan...
Aşk dediğin; bütün hazırlıkları tamamlanmış, binlerce kişilik seyircinin hazır beklediği stadyumda seromonilerin yapıldığı, gururla bağıra bağıra okunan İstiklal Marşı'ndan sonra öndekilerin çökerek arkadakilerin ayakta hatıra fotoğrafı çektirdiği, sahayı, kale filelerini kontrol ettiğin, sonrasında kaptanlara top mu kalemi diye sorduğun coşkulu ve heyecanlı bir atmosferdeki gibi, fikstüre bağlı kalarak planlı programlı bir şekilde gelmez insanın başına... Parkta oynayan çocukların sekip kaçan toplarının önüne geldiği gibi gelir, aniden çıkar gelir kimi zaman. Umursamazsın belki, top yanından geçer gider. Ya da ayağında tuttuğun topu usulca geldiği yere doğru gönderirsin. Olmadı, top ayağındayken bir coşkuya kapılırsın. Üzerindeki günlük elbise ve ayakkabılar ile müsait değilken, hiç bir ısınma, hafif koşu, açma germe hareketi yapmadan Pele ya da Maradona kesilirsin birden. Bir kaç güzel hareket yaparsın, göz doldurursun. Topu gönderdiğin çocuklarının tezahüratları arasında yoluna devam edersin. Topa vurmayıbeceremeyip Sabri Reis’e de bağlayabilirsin... Topu santraya koymam için uzatmadın bana. Topun tesadüfen parkta yuvarlanıp geldi ayağıma. Sırtında ismimin yazdığı, hemen altında memleketimin plaka kodunun rakamları olan formalarım yoktu. Ayağımda çivili kramponlarım, tozluklarım yoktu. Hiçbir ısınma hareketim olmadı. Üçlük çekip coşturacak tribünlerim bile yoktu. Futboldan uzun süre ayrı kalmışken, ne olduğunu anlayamadan başlama düdüğünü çaldın. Spontan da olsa ilk başlarda maç gayet güzel gidiyordu. Ama sonraları hem hakemlik hem rakiplik yaptın bana; her hareketim faul, her koşum ofsayt, her çizgi üzerindeki topum taç yada aut olmaz be hocam. Kırmızı kart yemeyim diye hönkürmedim. NE YAPIYORSUN HOCA ABLAA! diye bağırmadım. Her çaldığın düdüğe saygı duydum. Trabzonsporlu Salih Dursun gibi yere düşen kartını alıp sana kırmızı kart göstermek geçse de aklımdan kendimi tuttum. Ağlara giden hiç bir topum gol değeri kazanmadı. Ceza sahasına girmeme rakip oyuncu değil, hep düdüğün müsaade etmedi. Kaptan Tsubasa gibi koştum durdum, sahayı bitiremedim. Her hareketimi on kusurlu hareketten biri saydın. Malzemecisi, teknik ekibi, yedek oyuncuları sağlık görevlileri ile birlikte karşı takım komple bana daldı, hakemi yanıltmaya yönelik hareket deyip karşı tarafa topu verdin. Tabanla daldın, formamdan çekip yıktın, yetmedi Zidane gibi kafayla, Rüştü gibi çift tekme ile daldın. Bu nasıl maç kardeşim dedimse de bu maçı ve maçın sonucunu ben pek anlamadım. Mahalle arasında dokuz aylık mı oynadık, Nef Stadyumunda final maçına mı çıktık çözemedim. Devre arası mı verdin, maçı tatil mi ettin onu bile anlamadım. Sana lafım yok yanlış anlama, bu bendeki dünya. Yoksa düdüğüne zeval gelsin istemem, bilirsin… Haydi gel, maça kaldığımız yerden devam edelim ya da yeni bir oyun kuralım. Ama bu sefer hakemlik yapma. Düdüğü bayrağı bırak, al şu sarı kırmızılı formayı, yanımda ol. Zorlu hayat liginin maçlarına birlikte çıkalım. Fikstürü beraber planlayalım. Hava güzel zemin güzel. Futbol oynamak için her şey müsait. Tarihi bir maç olsun. Metin Oktay, Can Bartu ruhu ile fair play ruhu ile Türk Futbolu kazansın. Kazansak da kaybetsek de, şampiyon olsak da olmasak da önemli olan yeşil sahalarda birlikte mücadele etmek olsun. Santra için seni bekliyorum. Bu arada, bak kale arkasındaki seremonideki pankartlara ne yazdırdım. Evet doğru okudun; "Seni seviyorum Ms. Collina..."
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.