Kırmızı Liman ~ Fezile Olkanlı Deva, yaşadığı kaza sonrasında hayatının kontrolünü kaybetmiş, hafızasının bir parçası kaybolmuş, kalanlar ise belli belirsiz bir hâl almıştı. Geçirdiği ağlama krizleri, gördüğü rüyalar ve kabuslar onu derinden etkilemeye başlamıştı. Biraz iyi gelebilir düşüncesiyle kafa dağıtmak için dedesinden kalma eve, Gemikonağı'na arkadaşlarıyla birlikte gitmeye karar verdiler. Ancak Gemikonağı'a gittiğinde ise kâbusları daha da arttı ve düşünceleri tamamen bulanık bir hâle gelmeye başladı. Yıllar önce o limanda oturup kuzenleri ile korku dolu hikâyeler anlatan Deva'nın bu sefer zihnini yoklayan başka şeyler vardı. Ayşe kimdi? Üstelik 1982 yılında kaybolmuştu. Bölge halkı onu aramasına rağmen bir iz bile bulamamıştı. Ama nerede ve nasıl kaybolduğuna dair bir bilgi yoktu. Rüyalarında gördüğü bu gizemli kadınla ne gibi bir bağlantısı olabilirdi? Deva, görmüş olduğu rüyaların ve kabuslarının peşine düşecekti düşmesine ama yıllar sonra gittiği o yerde aşkta beklenmedik bir anda karşısına çıkacaktı. Ah o anlar... Romanın en güçlü ve samimi yanlarından biriydi. Deva'nın içindeki savaşla birlikte, aşkın umut ışığı da beliriyordu. Ancak her şey o kadar da kolay değildi tabii ki. Gerçeklerle yüzleşmek, bazen insanı daha da derinlere çekebiliyordu. Özellikle kitapta bir yer dikkatimi çekti ve hemen sizlerle paylaşmak istedim. Şöyle diyor Olkanlı: "Hepimizin geçmişlerimizde hatalarımız, karanlıklarımız, lekelerimiz, marazlarımız yok muydu ki zaten? Benim de belki kimileri için küçük, bazıları içinse büyük hatalarım yok muydu? Sırf benimkiler daha kabul edilebilir görünüyorlar diye, ona tepeden bakma hakkım var mıydı?" Sel, kabuslarının ortasında gecenin bir vaktinde limanda yarı uykulu yarı uyanık bir hâlde olan uyurgezer bir kızı yanlız başına bırakacak kadar düşüncesiz olamazdı. Evvela o Devrim gibi değildi! Sel'i geçmişi ile suçlamak yersiz ve anlamsız olacaktı. O gece belki de Sel, Deva'nın yüreğine düşecekti. Her ne kadar kötü bir geçmişi ve hatta Devrim gibi denecek kadar ortak yanları olmuş olsa dahi, Deva'nın bunu ayırt etmesi gerekiyordu. Peki ya Halil ve Ahmet? Onlar kimdi ve Ayşe ile ne gibi bir bağlantısı vardı? Yeni keşfedilen aşk yani Sel, Deva'yı zihninin derinliklerinde gizlenen canavarlardan koruyabilecek miydi? Hafızasının kapalı kapıları ardında onu bekleyen dehşetle yüzleşmek için ihtiyaç duyduğu gücü ona sağlayabilir miydi? Mutluluğun her zaman garantili olmadığı bir dünyada, karakterlerin duygusal iniş çıkışlarıyla birlikte hem hüzün hem de umut içinde sürüklenecek olduğunuz bu kitap, okurken insanın içine işliyor diyebilirim. Hem, hayat da böyle değil mi zaten? İyi ve kötü, aydınlık ve karanlık hep bir arada. Bunu neden söylediğimi kitabı okuduktan sonra daha iyi anlayacaksınız. Yazarın kaleminden okuduğum bu üçüncü eseri. Ve ben yine yazarın bir kitabının kapağını daha büyük bir hayranlıkla kapattım. Okumanızı tavsiye ederim. Şimdiden okuyacak olanlara keyifli okumalar diliyorum

Kırmızı LimanFezile Olkanlı · İkinci Adam Yayınları · 202227 okunma

·

36 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.