Gönderi

288 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 9 days
#Okudum #KitapYorum #KelebeğinDöngüsü #AslıhanGüven #EdebiyatistYayınları #Roman #286sayfa Merhaba arkadaşlar, Bugün sizlere Edebiyatist Yayınlarından çıkan, doktor ve yazar Aslıhan Güven'e ait "KELEBEĞİN DÖNGÜSÜ" isimli romanla geldim. Daha önce "CEVDETGİLLER" i okumuş, incelemesini yapmıştım. O da çok çok güzeldi. Sevgili yazarımızın üslubu, yazım tekniği, inceliği, konulara hakimiyeti her gruptan, her yaştan insana hitap ediyor. Öyle sıcak, öyle yumuşak, öyle içten ki dili!.. Hiç sıkılmadan, keyifle ve sanki çok lezzetli bir yiyeceğin etkisinde kalmış gibi, ağzınızda bıraktığı o eşsiz tatla son sayfaya kadar geliyorsunuz. Roman bittiğinde; kitap kapağını istemsizce okşadım. Küçük Baksel'in başını elleme niyetiyle. Her bir sayfa canlıydı gözümde. Tüm karekterlerin nefesini, sesini, görüntüsünü hissedebiliyordum. Zihnimin arka planında yeni bir pencere açılmış, bu eşsiz filmde benim de payım rolüm varmış ve vakti gelince ben de oyuna dahil olacakmışım gibi. Bu başarılı bir kitabın okura verdiği ortak kaderin, bağın ödülü olsa gerek. Aslıhan Güven'in "KELEBEĞİN DÖNGÜSÜ" adlı romanı, YazarEvi'nin 2019 yılı için oluşturduğu özel koleksiyonun bir parçası. Bir yıla yakın çalışması sonucu yayına hazırlanmış. Kaliteli okur, kaliteli kitabı gözünden tanır. Zira beni sımsıkı sardı, içine aldı. Kâh düşündürdü, kâh ağlattı, kâh gülümsetti. Bir gezi balonunda seyehate çıkardı. Kendi çocukluğumdan, Ankaram'dan izler taşıyan bu eser, ziyadesiyle memnun etti. Doğduğum, büyüdüğüm Cebeci Semtini, bir sokak yakınında Siyasal Bilgiler ve Hukuk fakültesini, mermer merdivenli Mahmutoğlu Apartmanını, Yazgan Sokağı, Perşembe Pazarını, güle oynaya giderken burnumu tıkadığım köprü altının kesif, keskin kokusunu, dönerken kirazdan küpelerimi, küt kısa kâküllü saçlarımın rüzgârda dans edişini, Cumhuriyet fırınını, oranın leziz keklerini, poğaçalarını, evimize yakın Fevzi Bakkalı, meyveleri olan büyük bahçeli komşu teyzeleri, Siyasalda okuyan amcalarımı, kömür taşıyan, odun kıran, aparmanın işlerine bakan arada sohbet ettiğim Ali ağabeyi, terinden naylon ayakkabısının içinde kömür tozundan hilal şeklini almış siyah çemberi, bir yandan öğrencilik yaptığını, yalnız hayat mücadelesini izlediğim günleri hatırlattı. Tabi sayfalar yetmez bu zaman dilimini anlatmaya. Efendim; şimdi kitap şahane ötesi. Hangi sözcüğü kullansam içi dolmaz. Okursanız beni çok daha iyi anlarsınız. Roman otuz iki bölümden oluşuyor. Burada Doktor Baksel'in seksenli yıllardan 2016 yılına kadarki hayatı anlatılıyor. Ankara, New York, Edremit arasında öğrenciliği, evliliği, yıllar önce cunta yönetimi tarafından düşünce suçlusu olarak hapse atılmış profesör ve yazar babası Hüseyin Egeli'yi, şeytan kocası Harunu, gizemli bir Cuma günü gerçekleşecek olan olağan dışı randevuyu, sürpriz aşkı Yiğiti, gizli anahtarın sırrı, ailesi, geçmişi, ülkesi ile yüzleşmesini adım adım okura sunuyor. Çocuk doktoru Baksel hayâllerini, isteklerini cesurca yakalayıp onlara sıkı sıkı sarılan güzel, zeki, yürekli ve başarılı bir kadın. Bundan sonra gelişen olaylar, yaşananlar nelerdi? Babası Hüseyin Egeli ne yapmıştı? Dergiler, kitaplar, yazılar, düşünmek, barışı istemek, insanca adaletli olmaya dair ifadelerde bulunmak kimleri neden, niçin rahatsız etmişti? Hükümetin gelir dağılımındaki bariz dengesizliğe karşı durmak 10 yıla mı bedeldi? Demokratik ülke modellerini kıyaslamak, Ulucanlarda mahkûm mu olmayı getirmeliydi? Kitaplar neden yakılmıştı? Okumanın yazmanın cezalandırıldığı, korkulacak birer olgu olduğu bilinçaltı yöntemlerle zihinlere kazınıyor, korku ve psikolojik baskıyla sindirilen bir kuşak neden yetişiyordu? Olası üretkenlikleri, yaratılıcılıkları bitirilen bir nesil nasıl var olmuştu? Sonuçta darbeden sonra Özal'la birlikte ülkede yaratılmak istenen Küçük Amerika ile birlikte 80'lerde halk kitlesel olarak depolitize edilmiş; ülkesi için dava peşinde koşan idealist gençler ortadan kaybolmuş, yerini tamamen bireysel çıkarlar ve ideallerle dolu bir yaşam biçimi almıştı. Birlik ve beraberlik duygularının azaldığı, sınıfsal ayrışmanın daha da arttığı bir dönem yaşanmıştı. Düşünün ki bir koğuşta Türkiye'nin sanatçıları, aydınları, ressamları, yazarları, üniversite hocaları, doktorları, milletvekilleri düşünce suçu yüzünden, türlü işgencelere maruz kalmıştı. Konu çoook derin. Bu kitap sadece bir baba kızın mücadele yıllarını anlatmıyor. 12 Eylül dönemini, Kenan Evreni, heba olmuş sağcı solcuları, ayrıştırılımış üniversite gençliğini, sayısız sebepsiz ölümleri, işgenceleri 80'lerden bugüne, bugünden yarının umutlarına taşınan günleri muazzam anlatan bir roman. Kelebeğin Döngüsü Köklerini arayıp bulan, tarihine ve vatanına sadık kalanların, sevenlerin öyküsü. Günümüzü şekillendiren, ortak değerlerimizi hatırlatan özgün ve seçkin bir eser. Kelebeklerin büyük çoğunluğunun dört aşamalı bir yaşam döngüsü vardır. Bu minvalden düşünürsek Doktor Baksel sancılı bir tırtılken, şimdi hepimizin ortak tarihinin omuzlarına konan bir kelebek olarak romanıyla bizlere bir meşale yakıyor... 80'lerin sonunda çocukluktan gençliğe geçenler, ülkede yaşanılan hızlı değişikliklere genel anlamda tepki veremediler. Hatta bu marka ve tüketim bolluğunu hızlıca benimsediler. Bu durum; önceki devrimci kuşakla çatışma yaşamalarında, ya da onların ideallerini, mücadelelerini anlamsız çabalar olarak algılamalarında büyük rol oynadı. (Say. 134) Ego kelimesi Amerika'yla doğmamışsa da Amerika'nın keşfiyle anlamını bulmuş, yoğrulmuştu. Burası özgürlüklerle birlikte egoların da şişkin olduğu ülkeydi. (Say. 59) İşaya, İsa doğmadan 700 yıl önce yaşamış bir peygambermiş. Süleyman'ın Yerüşalim'de inşa ettirmiş olduğu tapınakta Tanrı için çalışan bir kâhinmiş. Türbesi İstanbul'da. Bizde Hz. Yuşa olarak biliniyor. "Çok ilginçmiş. Ciddi anlamda savaş karşıtı ilk peygambermiş." (Say. 120)
Kelebeğin Döngüsü
Kelebeğin DöngüsüAslıhan Güven · Edebiyatist Yayınevi · 201919 okunma
·
61 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.