Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

464 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Aşk Ve Delilik Aynı Gökyüzünün İki Yıldızıdır.
Bir deniz canlısı ve bir insan önce birbirine düşman olup sonra da âşık olabilirler mi? İşte sorumuzun cevabını bu eser bize oldukça güzel bir şekilde sunmuştur. Deniz canlısı derken aslında insanlar için son derece tehlikeli olabilecek “Sirenlerden” bahsediyorum. Sirenler diyince hepimizin aklına karşı konulmaz güzellikleri ve oldukça hoş sesleriyle şarkı söyleyerek denizcileri baştan çıkartıp onları felakete sürükleyen hatta onları öldüren yaratıklar geliyor. Tarihsel olarak, bu yaratık Doğu kökenlidir ve Yunan sanatının oryantal döneminde Yunanistan'a gelmiştir. Yunan mitlerinde sirenlerden bir kuşun vücudu ve bir kadının başı, bazen de insan kolları olan çok güzel bir sese sahip ve lir çalma konusunda oldukça yetenekli melez yaratıklar olarak bahsedilir. Hatta bir yerde okumuştum sirenler müzik konusunda o kadar yeteneklilermiş ki rüzgârı bile sakinleştirebileceklerinden bahsediyordu. Biliyorum konudan biraz saptım kitap incelemesine geri dönüyorum ^^ Baş karakterimiz Lira… Beyaz bir tene ve kırmızı saçlara sahip güzeller güzeli Siren Prensesimiz. Bir de dünyalar yakışıklısı oldukça zeki ve cesur Midas Prensimiz Elian var. Böyle söyleyince aklınıza direkt Küçük denizkızı Ariel geldi demi. Eseri okurken yer yer ben de bu iki hikâye arasında ne kadar çok benzerlikler var dedim. Buradan anlıyoruz ki bu yapım yazarımız için ilham kaynağı olmuş. Tabii büsbütün ikisi de aynı diyemem ama benzerlikler de var. Mesela bunlardan biri karakterlerin fiziksel benzerlikleri. Sadece bu iki karakterimiz benzemiyor. Biliyorsunuz küçük denizkızında bir de kötü cadımız Ursula vardı. Denizler Kraliçemiz de oldukça ona benziyor. Kötü kalpli biraz zalim (yok yok oldukça zalim^^) ve devasa dokunaç yani tentaküllere sahiptir. Fantastik dünyamızdaki tüm sularda bu kraliçe hüküm sürmektedir. Lira’da onun tek varisidir. Uzun yıllar önce insan dünyası ve deniz dünyası arasında yapılan bir anlaşmaya göre kara insanlara aitti, deniz de iblislere. Ama yine de zaman geçtikçe bu iki ırk arasında sulh bir türlü sağlanamamıştır. Zaman zaman deniz canlıları, insanları zaman zaman da insanlar, deniz canlılarını öldürmeye devam etmiştir. Hatta Sirenlerde şöyle bir gelenek oluşmuştur; her siren doğum gününde bir insanı şarkısı ile etkileyerek onun kalbini çalmalı (Göğsünü delip o canlı iken kalbini söküp almalı) ve saklamalıdır. Kraliçe kızının avlanma yaşı gelene kadar onun yerine avlanmış ve ona hep prenslerin kalbini getirmiştir. Bundan dolayı Lira da avlanmaya başladıktan sonra kendisi için prenslerin kalbini çalmaya devam etmiştir. Bu yüzden onun ismi insan dünyasında bile “Prens Avcısı” olarak anılmaya başlanmıştır. Ama bu başarısı bile annesinin onu takdir etmesine yetmemiştir. Kraliçe onun sürekli kendisinin varisi olamayacak kadar zayıf, yetersiz, kendisine saygı duyulacak kadar korkutucu ve kötü olamadığını ve daha birçok saçma şeyi sürekli Lira’ya söyleyerek onu küçük düşürmüştür. Aslında bu suçlamaların ardında kendisinin tahtı bırakmak istememesi geliyordu ama tabii genç kızımız bunun farkına varamamış ve hep daha kötü olmaya çalışmıştır. Yazarımızın da dediği gibi güç her zaman arzulanan bir şeydir. Annesinin takdiri ve biraz da olsa sevgisi kazanabilmek için yüz krallığın merkezi/başı sayılan Midas’ın prensine daha doğrusu onun kalbine göz koymuştur. Yani Elian’ın haberi olmadan Elian’a savaş açıyor diyebiliriz. Midas Prensimiz Elian ise ailesi tarafından oldukça rahat büyütülmüş bir gün kral olacağı bilinse bile okyanuslarda ve denizlerde tehlikeye atılarak insanlarını öldüren sirenleri avlamasına izin verilmiştir. Bu yüzden Elian kendisine oldukça bağlı aynı zamanda çok yetenekli bir tayfa oluşturmuş ve Saad olarak isimlendirdiği kocaman bir gemi yaptırarak kardeşinin deyimi ile maceradan maceraya atılmaya başlamıştır. Eğlencesi bir tarafa onun yegâne amacı “Pres Avcısı” olarak anılan siren prensesini yakalamaktır. Ama artık bir noktada onun bir efsane olduğunu gerçekte öyle bir yaratık olmadığını düşünmeye başlamıştır. Ta ki Lira onun şehrinde onun denizinde onun kalbini çalmaya çalışana dek. Tabii kendisine yapılan bu saldırıyı görmezden gelemeyen ve onun şimdiye kadar arkadaşlarını öldürdüğü gerçeğini bir türlü kabullenemeyen Elian da Lira’nın peşine düşmüştür. Yani o da Lira’nın haberi olmadan Lira’ya savaş ilan etmiştir. Lira annesinin takdirini kazanmak için çıktığı bu yolda bir noktada kraliçenin sabrını zorlamış ve bu yüzden büyük bir ceza almıştır. (Ariel gibi o da sesinden ve siren vücudundan mahrum edilmiştir. Tek benzerlik görünüşleri değil demiştim ^^ ) Elian ise Siren Katilinden alınabilecek en büyük intikamın bir efsaneden geçtiğinin farkına varmıştır. Denizlerde geçen bir maceradan, harika efsanelerden, farklı farklı krallıklara ve hükümdarlara ait özelliklerden bir araya gelen bu eseri okumak şahsi fikrime göre harikaydı. Bir noktada bitmesin diye yavaş yavaş bile okudum. Siz de fantastik, macera ve enemies to lovers tarzı bir eser okumak isterseniz
Krallığı Öldürmek
Krallığı Öldürmek
kitabına bir şans vermelisiniz.
Krallığı Öldürmek
Krallığı ÖldürmekAlexandra Christo · Martı Yayınları · 20201,042 okunma
·
228 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.