Gönderi

249 syf.
·
Not rated
·
Read in 20 days
Thomas More 1516 yılında döneminden beklenmeyecek bir öngörüyle bu kıymetli kitabı yazmış. İsmini "Utopia" yani olmayan yer koymuş. Yazarımız başka yerlerde de bu tarz hicvlere başvurmuş; denizci Raphael Hythloday' ın ikinci ismi "geveze, boş konuşan"; Utopia' yı ikiye böldüğü söylenen nehrin ismi olan Anyder "suyu olmayan" ve başkent olan Ameraute da "açık seçik görülemeyen" anlamlarına geliyor. Thomas More' u tanıyanlar onun karakterinin gerçek hayatta da alaycı ve şakaya vuran bir yapıya sahip olduğunu söylüyorlar. O yüzden bu kitabı gerçekten öngördüğü haliyle en ideal devlet düzeni olarak mı kaleme almış yoksa ideal bir devlet yapısının mümkün olmayacağını alaycı üslubuyla ispatlamaya mı çalışmış hiçbir zaman emin olamayacağız. Bazı kitapların yazarları, yazdıkları eserden daha kıymetlidir. O esere ses veren kişinin fikirleri ve tecrübeleri çevresindekilerden ayrışır ve yüzyıllarca konuluşulan nitelikli eserler bırakırlar geriye. Thomas More da kesinlikle bu yazarlardan biri. Ve hayatını bilmeden bu kitabı anlamlı kılmak mümkün olmuyor. Thomas More Rönesans döneminde avukat bir babanın oğlu olarak dünyaya geliyor. Tüm dünya düzenin değiştiği bu yıllarda tarih, orta çağdan yeni kurtulmuş, papa ve kilise insanlar üzerindeki etkinliğini yavaş yavaş yitirmeye başlamıştır. Orta çağda insan günahkar olarak doğar ve bu hayatta mutlu olması mümkün değildir bilakis mutluluğu hak etmez. Ancak Rönesansla başlayan hümanizm akımıyla insanın mutluluğu ve istekleri ilk defa önemli olmaya başlamıştır. Ortaçağ, insanın özünün kötü olduğunu savunurken Rönesans, insanın özünün iyi olduğunu ve gerekli koşullar sağlandığı müddetçe insanların iyi kalacaklarını iddia eder. Thomas More da bir nevi bu iddiayı ispatlamak amacıyla Utopia kitabını kaleme almış ve en ideal toplum düzeninde; insanlar aç kalmaz, çok yorulmaz ve onlara kötülük yaptıracak hayati tehditleri hissetmezlerse nasıl iyiye meylederler bunu açıklamış. More dönemine ters düşecek şekilde hümanist olduğu kadar katolikti de. 4 yıl içine kapanarak geçirdiği keşişlik yıllarından sonra papaz olmayı düşlediğini bile biliyoruz. Ancak nihayetinde babasının izinden gitmiş, bir hukukçu olmuştur. Ama ölümü ona katolikliği getirmiştir. More hem adil bir yargıç olmuş hem de Sekizinci Henry' nin baş danışmanlarından olacak kadar yükselmiştir. Ancak kendisi bu başarıdan hiçbir zaman memnun olmamış bir insanın yükselişi ne kadar hızlıysa düşüşü de o kadar hızlı olur demiştir. Nihayetinde Sekizinci Henry papayla ters düşünde kendisini İngilizlerin Papası ilan etmiş ve tüm soylulardan kendisine bağlılık yemini etmesini istemiştir. Ancak Thomas More dinine ihanet etmek istemez ve yemin etmektense idam edilmeyi yeğler. Ve yaşamı verdiği dava uğruna birçoklarına göreyse çocukça bir inat uğruna son bulur. More' un en önemli kitabı kuşkusuz Utopia' dır. Döneminde söz konusu dahi olamayacak birçok fikri bu eserinde savunmuştur. Utopia' da herkes eşittir. İnsanları soylu ve soysuz diye ayırmaz hepsini bir tutar ve hepsine de aynı imkanları sunar More. Herkes günde 6 saat çalışmakla yükümlüdür bunun dışında kalan zamanı dinlenerek ve düşünerek geçirirler. Çocukluklarından itibaren hem kadınlar hem de erkekler iyi bir eğitim alır ve hatta büyüdüklerinde bile mesailerinden önce isterlerse "sabah okuluna" gidebilir ve ilgi alanlarına göre ders alabilirler. Çoğu Utopialı baba mesleklerini devam ettirirken kimi de ilgisini çeken başka bir mesleğe yönelebilir. Her aile birkaç yılda bir şehir ve kırsal hayat arasında yer değiştirir. Bu sayede kimse şehirli ve köylü olmaz. Utopia'da mal mülk sahipliği yoktur. Tüm mallar ortak paylaşılır. Herkes aynı kıyafetleri giyer aynı tipte evlerde oturur. Ve hatta 10 yılda bir başka eve geçerler ki sahiplik geliştirmesinler. Utopia'da çok az yasa vardır ve bunlara aykırı hareket edip suç işleyen kiçük bir azınlık kölelikle cezalandırılır. More hapis sistemine karşı çıkar ve ceza alan kişinin topluma faydalı olması gerektiğini savunur. Utopiada demokrasi vardır başa geçenler seçimle seçilir ve din de Hristiyanlıktır. Ancak kendi dinini propaganda etmedikçe herkesin istediği tanrıya tapma hakkı vardır. Utopia' yı bize açıklayan Raphael isimli bir gemicidir. Kendisi yaptığı geziler sırasında bu adayı keşfetmiş. Ve şimdiye kadar gördüğü tüm toplum düzenlerinden daha başarılı bulmuştur. Özellikle ilk kısımda Raphael' in o dönemin Avrupasındaki adaletizlikleri saydığı kısımlardan çok keyif aldım. Birçok yerde tüylerimi diken diken eden cümlelere rastladım. Ben More kadar Polyannacı olamayacağım maalesef. Bence insanlar bu ideal devlet düzenini de bozar ve yine kötülük etmenin ve nefislerine yenik düşmenin yollarını bulurlardı. More birçok yerde kadın erkek eşitliğini savunmuş olsa da ailenin başını baba ilan etmiş ve her ay kadınların eşlerinin önünde diz çöküp onlardan af dilemesini istemiştir. Bunun karşılıklı olsa daha adil olacaşını düşünmemiştir. Herkesin aynı mallara sahip olmasını ve bunun sağlayacağı adil düzeni sevsem de bence bir şeyleri sahiplenme dürtüsü de bir o kadar insani ve normal. Bu kitap üzerine saatlerce konuşulur ve tonla fikir üretilir. Ancak hiçbir yorum More' un yazdığı bu kitabın önemli ve kıymetli bir eser olduğu gerçeğini değiştirmez. Yepyeni bir tür üreten ve yüzyıllar geçse de bu türün kuşkusuz en iyi örneğini yazan More'a bir teşekkürü borç bilirim. Her okurun da bir gün muhakkak bu kitabı okumasını dilerim. Keyifli günler<3
Utopia
UtopiaThomas More · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202020.5k okunma
·
37 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.