Gönderi

368 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
İlk defa, "Om Begrebet Ironi" adıyla 1841'de Danca'da doktora tezi olarak yayımlanıyor. Türkçe'de 2003'te Türkiye İ.B.K. Yayınları Sıla Okur çevirisiyle basılıyor. Elimdeki (aynı zamanda sitede olan) ise aynı çevirmenin İmge Kitabevi baskısı, bu da 2009 yılında basılıyor. İroni kavramının ele alındığı bu eserde Kierkegaard ironi'nin ne olduğunu düşünmeye başlamadan önce fenomenin yorumunu gerekli görür. Bu nedenle kitabın birinci kısmında Sokrates'in duruşunu resmeden, çağdaşları Ksenephon, Platon, ve Aristophanes'in Sokrates yorumları incelenir çünkü birçok düşünürün de öyle gördüğü gibi Kierkegaard da ironi'yi Sokrates ile başlatır. Ksenephon metinlerinde Atinalıların Sokrates'i ölümle cezalandırılmalarının ne büyük bir adaletsizlik olduğunu anlatmaya çalışır. Ve bu ereğin içindeyken de Sokrates'i o kadar masum olarak gösterir ki Sokrates'in cezalandırılması oldukça anlamsız kalır ki bu da Sokrates'in ironist kişiliğinden ziyade Atinalıların gaddarlığını ön plana yerleştirir. Ksenephon yorumlarında Sokrates'in ironisi görünmez onun yerine safsata(sofizm-bilgicilik) ön plandadır. Kiekggard'a göre Ksenephon Sokrates'i "anahtar deliğinden" ancak görebilmiştir. Onun Sokrates tasvirinin boşluklarını Platon doldurur. Sokrates'in Savunması, Şölen, Phaidon, Devlet gibi Platon eserlerindeki Sokrates yorumları incelenir bu bölümde. Platon'un Sokrates'i tanrısallığın dolaysız aracıdır. Öyle ki Kierkegaard Sokrates'in tümel üzerindeki etkisini, tümelle ilişkisini ifade ederken İsa ile Sokrates arasındaki paralelliği de gösterir. Bu, Tanrısalla ilişki içindeki ikincil birey, Tanrısal tarafından kışkırtılır, deyim yerindeyse kendi öznelliğinde bir çağa başlar ikincil birey. Kierkegaard şöyle diyor bu ikincil için; "Ya sözler bireyi yaratır, ya da bireyin varlık nedeni sessizliktir." Sokratesin temel amacı nesnel ile öznel arasındaki soyut ilişkiyi sorgulamaktır. O bilginin olmadığını göstermeye çalışırken onun gerçekten olmadığını değil olduğunu ancak kendi içinde bilgi taşımadığını ve aslında bu yüzden olmadığını gösterir. Sokrates bir ironisttir ve ironi türlü maskeler ardına saklamıştır onu, yani tanrısaldır, kılık değiştirir ha bire ve bu özelliği ona baştan çıkarıcı bir gizemlilik katar. İroniste yaklaşmak istese ikincil kişi, yaklaşamaz çünkü onu ancak belli bir mesafenin ardından ulaşma, anlama ihtimali vardır fakat şöyle diyor Kierkegaard "bir türlü yakalanamayan ve görkemi sözle anlatılamayan anlama anının hemen ardından gelen yanlış anlama korkusu, insanları kopmaz bağlarla kendine esir eder." Bu bağlamı Kierkegaard, Alkibiades ile olan ilişkisini gözeterek kurar. İronistin yaptığı şudur;karşısındaki kişiyi eriştiğini sandığı bilgiden yoksun bırakır, onu her şeyiyle soyar, ancak bunun yerine bir şey koymayı vaad etmez, edemez çünkü ironistin yerine koyabileceği hiçbir şeyi yoktur, kendini bir anda çırılçıplak bulan ikincil, ironiste, ironistte olduğunu sandığı bilgiye sarılmaya çalışır çünkü elinde hiçbir şeyi kalmamıştır. Fakat ironistin de hiçbir şeyi olmadığına göre ikincil bu arzuyla kala kalır. İroni kendi kendini yok eden bilgi kuramını geliştirir, ve o karşıdakini yüceltirken onu geçersiz kılar. O bir şey bilmediğini söylüyordu ve bunu bildiği için de en bilge kişi olduğunu kabul ediyordu. Hiçbir şeyin bilgisizliğiyle yaşarken ölüm karşısında kaygıya kapılmıyordu, Sokrates'in Savunması adlı metinde onun ölümü nasıl da korku uyandıracak bir şey olarak görmediğini anlarız. Şöyle diyordu Sokrates "çünkü ölüm korkusu, Atinalılar, kişinin gerçekte bilge değilken kendini bilge sanması değil midir? Kişinin bilmediğini bilirim sanması değil midir? Bilmediğimiz bir şeyi bildiğimizi sanmak kınanacak bir bilgisizlik değil midir?" Evet bu bir safsataydı Kierkegaard'ın deyimiyle fakat ironikti aynı zamanda. Platon’un Sokrates tasvirinde idea'yı görürüz, amacı spekülayonu sonluluktan sonsuzluğa yani dışsal yapının yokluğundaki kendi kendinin sonsuz hedefine dalmaktır. Ksenephon'da Sokrates daha edimseldir Platon'da tanrısal, fakat o, ironisttir; edimsel olan ile idea arasında salınım içindedir. Edimsellik onun için ideayla olan orantısızlığı gösterdiğinden onu hiç kılar ve bu nedenle sürekli olarak kendi içinde olup ötesine ulaşmaya çaşırken teslim olur kendine, bu yüzden ironiktir. Aristophanes'in Sokrates'inde de Platon'undaki gibi idea vardır ama trajik değil komik. Buradaki Sokrates idea'ya ulaşmaya çalışır fakat her türlü yüklemden yoksun olduğunu bilir ve idea ile edim arasındaki doldurulamaz boşluğun ihtişamını izlemekle yetinir. Edim onun için şekillerden ibarettir, tıpkı dağılan ve sürekli devinen bulutlar(Aristophanes'in Bulutlar adlı oyunundan) gibi dağıldığında ardında kalan duman olur ve bu Sokrates'in idea'sıdır, özdür. Edimin dünyasındaki her şeye kuşkuyla yaklaşır çünkü onun için tek mutlaklık hiçliktir. İronist burada kişiliğin olup olabileceği şeydir. Kierkegaard'ın özetiyle ana unsur olan gizemli hiçliği, Ksenephon Sokrates'e yararlığı yakıştırarak ve ona tarihsel yaklaşarak verir. Platon ona ironik özgürlük ile trajik bir idea, Aristophanes ise onun içindeki boşluğu yansıtacak şekilde komik bir idea verir. Kierkegaard bu yorumların altına bir çizgi çeker ve toplar, elinde olan şudur(S. 170 den birebir alıntı yaptığımdan incelemenin bütünlüğü adına kısaca); idea diyalektiğin sınırıdır, fenomen ideaya ulaşmak ister fakat ona takılı olan birey vardır, birey gerçekliğe saplandığından ideaya asla ulaşamaz fakat gerçekliğin tek geçerlilik sebebi de kendisinin ötesine geçmek yani ideaya ulaşmak olduğu için geçerliliği yoktur. Ve öznelliğinin betimine giden yolda öznel gayretler bireye geri döndüğünde birey bunu kişisel doyum olarak yok eder, ironist budur. Daha sonra Sokrates'in Cin'inin[Sokrates'in Cini onun vicdani sesi olarak bilinir yani içindeki Tanrısal ses, tanrısal yan] onun ironik duruşundaki yeri yorumlanmaya çalışılır. Cin Sokrates'e sonsuz ama olumsuz özgürlüğü kazandırmıştır. Atinalılar'ın Sokrates için hazırladıkları iddianamede iki suçlama vardır:1-Sokrates devletin tanıdığı tanrıları kabul etmiyor ve yeni tanrılar ileri sürüyor 2- Sokrates gençliğin ahlakını bozuyor. Sanırım daha bu suçlamaları okur okumaz ne kadar ironik olduğu gözümüze batar oldu. Pek de içine dalmayı gerekli görmeden belirtirsek, her ikisi de mümkün değildir çünkü "ironi öznelliğin dürtüsüdür." Daha sonra Hegel'in Sokrates'in ironik duruşunu yorumlayışına eğilir Kierkegaard ve varoluştan, fenomenden kavrama geçiş yapar, daha önceki soruşturmaların sonunda ironi'ye dair şöyle yazıyor Kierkegaard; ".. Sokrates'e özel bir şey olması gereken ve ne olduğu tam olarak bilinmeyen bir boyut, bir bakış açısı buldum. Bu bakış açısına İroni adını verdim..." Bu kısımdan itibaren Kierkegaard "İroni" kavramını tasvirler. Ve bu tasvirin sonrasında sırasıyla Fichte, Schlegel, Tieck, Solger'de ironi'yi görünür kılmaya çalışır. İronistin, betimini kısmi olarak başlangıçta vermeye çalıştığımdan ve sitede alıntıladığım kısımlarda özellikle vurguladığımdan burada değinmeyeceğim ayrıca biraz da fazla uzattığımı da düşünerek Kierkegaard'ın, adı geçen Sokrates sonrası ironistleri hangi bağlamda ele aldığına değineceğim. Fichte, Wissenschaftslehre adlı eseriyle, Schlegel, Rehabilitation des Fleisches[Maddenin Rehabilitasyonu] adlı eseriyle Tieck satirik oyun ve lirik şiirleriyle, Solger, estetik üzerine yaptığı konuşmalar ve yayımladığı kimi yazılarla, ironik tablolar çizmiştir. Eveet, Kierkegaard son paragrafta şöyle yazıyor; ".. Son olarak, ironinin "daimi geçerliliği" hakkında sorular varsa, bunların ancak güldürü çemberinin incelenmesiyle cevaplanabileceğini belirtmek isterim. Güldürü, ironiden çok daha derin bir kuşkuculuk içerir; çünkü burada her şey sonluluğa değil günahkarlığa bağlıdır." İÇİNDEKİLER Birinci Kısım- Sokrates'in Duruşunun İroni Olarak Algılanması Giriş 1.Bölüm: Yorumun Mümkün Kılınması Ksenephon Platon Aristophanes 2.Bölüm: Yorumun Edimselleştirilmesi Sokrates'in Cini Sokrates'in Suçlaması ve Mahkum Edilmesi 3.Bölüm: Yorumun Zorunlu Kılınması Ek: Hegel'in Sokrates Yorumu Sokrates Hangi Anlamda Ahlakın Kurucusudur İkinci Kısım- İroni Kavramı Giriş Yön Bulmak İçin İroninin Tarihsel Geçerliliği. Sokrates'in İronisi Fichte'den Sonra İroni Friedrich Hegel Tieck Solger Yoluna Koyulmuş Bir Uğrak Olarak İroni İroninin Doğruluğu
İroni Kavramı
İroni KavramıSoren Kierkegaard · İmge Kitabevi · 200983 okunma
··
184 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.