Gönderi

şubat - 21.bölüm giriş sahnesi (ali)
ben bir yabancıyım tıpkı sizin gibi. bir sürü insanı rahatsız edecek sırlara sahibim. tıpkı sizin de sahip olduğunuz gibi. fakat yine de aramızda küçük bir fark var: ben çok güçlüyüm, sizin olmadığınız gibi. bu da şu anlama geliyor hanımlar beyler: ben bu sırları kullanarak insanların hayatlarını mahvedebilirim. tıpkı sizin kendi hayatlarınızı mahvetmeniz gibi. hayattaki en büyük sır bir sırrı neden saklamamız gerektiğiyle ilgili olabilir. düşünsenize, kainatta bir insanın diğerine verdiği ilk sır gerçekten bir sır değilse biz onun bir sır olmadığını nasıl biliyor olabiliriz ki? belki de sır diye bir şey yoktur, belki de bizim sır diye sakladığımız şeyler herkesin yüzleşmeye korktuğu apaçık hakikatlerdir. belki de, siz benim gerçek babamın kim olduğunu benden bile önce biliyordunuz. belki de benim hakkımda bildiğinizi sandığınız her şey benim bilmenizi istediklerimden başka bir şey değildir. çünkü ben kimsenin bilmediği ama herkesi bilen bir yabancıyım, onun için size kendimle ilgili yeni öğrendiğim bazı sırları vermekte bir mahsur görmüyorum. bana o kadar büyük kötülük yapıldı ki, şimdiye kadar dünyada kimsenin başına gelmemiş bir kötülük. çok büyük bir günah. hem de ben dünyanın gerçekten ne kadar kötü bir yer olduğunu asla bilmeyecek bir yaştayken işlenmeye başlanan bir günah. o günden bugüne yani 8352 günden beri bana aynı kötülüğü yapmaya devam ettiler. kimler mi? size daha verecek çok sırrım var ama şunu unutmayın: bazı sırlar yalanla gerçeği birbirine karıştıran bir adamın uydurduğu gerçek bir yalandır. nasıl diyordu çinli bilge: "düşümde bir kelebek görüyorum, peki ya kelebek de düşünde beni görüyorsa, ya kelebeğin düşünde kendisini gören bir adamsam ben, ya da ben her üçünü de düşünde yaşayan bir kelebeksem?"
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.