Din ve Maneviyatı akıl ve mantıkla böylesine bağdaştıran bir başka insan bulamazdık.
O, din’in dünya’dan ayrılmasını bunun için kat’iyetle istedi. Fakat, İslâm dininin kural ve telkinlerini değerlendirirken, O’nun dayandığı akıl-mantık-halk psikolojisi terkibine, hiç bir ünlü ilâhiyatçı yetişemedi.
☆
Sizlere bir Zekeriya Sofrası misâli vereceğim. Ben bunu, hemşiresi Makbule Boysan Atadan Hanımfendiden bizzat dinledim.
Zekeriye Sofrası, daha çok Ramazan ve sonrasi günler de, yalnızca çiğ yeşillik yenilen sofra’ya verilen isimdi. Duadan sonra yüce Tanrı’dan istenecek dileklerin yerine getirileceği inancı vardı.
ÇANKAYA Köşkünün biraz ilerisinde, Ağabeyi Atatürk’ün yaptırdığı evde oturan Makbule Hanımfendi, birgün köşke geldiğinde Ata kendisine: "-Canım çiğbörek istedi. Hazırlarsan sana akşam yemeğine gelirim" der. O akşam Makbule Hanımefendiye arkadaşları Zekeriya Sofrası’na davetlidirler.
Durumu Ata’ya anlatır ve ertesi gün için rica eder. Atatürk merakla sorar:
"-Nedir bu Zekeriya Sofrası?" aldığı cevab üzerine "-Pe-ki"der ama, beraberine Salih Bozok-Cevad Abbas-Nuri Conker-Fuat Bulca gibi hemşiresinin Selanik’ten tanıdığı eski arkadaşlarına, Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp’le, İlâhiyatçı-Dinler Tarihi Prof. Şemseddin Günaltay’ı da katarak hemşiresinin evine gider.
Orada, Mareşal Fevzi Çakmak’ın refikası Fitnat Hanımefendi, İsmet İnönü’nün refikası Mevhibe Hanımefendi, Celal Bayar’ın refikası Reşide Hanımefendi ve çevrede oturan şah siyetlerin eşleri vardır.
☆
Ata’yı görünce şaşıran hemşiresi, önce karşı çıkar: "-Su sofraya oturmak için iki rekât namaz kılmak, niyet tutmak gerekir." der. ATA gülerek: "-Namazımıza sen karışamazsın. O, Allah'la kulları arasındaki mevzu. Niyete gelince: Merak etme, hepimizin ülkesi ve şahsı için niyetleri vardır" der arkadaşlarıyla yemek salonuna girer, hepsini selâmlar ve kendilerine ayrılan yerlere otururlar.
« Sofrada sadece ve yalnızca çiğ sebzeler vardır: Yenebileceklerin tümü böyledir.
Atatürk, onlardan iştahla yerken, Üniversitede Dinler Tarihi hocası olan Şemseddin Günaltay’a sorar:
"-Acaba bu ZEKERİYE SOFRASI’nın asıl sebebi nedir?
Aldığı cevabı dinler, sorusunu Tıp Profesörü Neşet Ömerlieye sorar, onu da dinler.
Sonunda der ki:
''-Ben biraz farklı düşünüyorum. Dinlerin âdet-geleneklerinin daha reel, gerçekçi sebebleri olmak lâzım. Bu ZEKERİYA SOFRASI, adından da anlaşılacağı üzere sanırım Musevîlikten kalmış. Onlarda da oruç var bilirsiniz. Bizde Ramazan ayında sahur ve iftarda bol yağlı-şekerli-unlu maddeler ile bol et yenilir, bunlar da mide rahatsızlıklarına yol açabilir.
En iyisi şifalısı da sebze ve tercihen çiğ sebze yonilmesidir. Bu kuru tavsiye olarak telkin edilse kimse aldırmaz, ama bir niyet ve o niyetlerin gerçekleşeceği söylenirse câzib gelir. İşte bizim hemşirenin şu sofrası gibi...
☆
Bence dinleri ve dinlerin tavsiyelerinin bu istikamette (yönde) ele alınması onların geçen zamana rağmen değerlerini kaybetmemiş olanlarını ötekilerden ayırmaya yarar: Şu Zekeriya Sofrasında olduğu gibi..."
Ne dersiniz?