Gönderi

3 yüzük
Selahaddin'i değerli kılan, yalnızca sıradan biriyken Babil'in sultanlığına gelmiş olması değil, aynı zamanda Müslümanlara' ve Hıristiyanlara karşı kazanmış olduğu zaferlerdi; fakat gerek savaşlarda gerekse şatafatı bir hayatın getirdiği harcamalarla tüm servetini tüketmişti ve başına gelen bir terslik yüzünden acilen yüksek meblağda paraya ihtiyaç duymuştu; ancak gereken tuta- n kısa zaman içinde nereden bulabileceğini bilmiyordu. Derken aklına Mısır'da tefecilik yapan, Melchizedek adında zengin bir Yahudi geldi. Eğer razı gelirse bu meseleyi onunla çözmeye ka- rar verdi, ama adam öylesine cimriydi ki parayı kendi isteğiyle hayatta vermezdi. Selahaddin ise şiddete başvurmak istemiyordu; fakat vakit de daralıyordu; bu yüzden Yahudi'den istifade edebil menin bir yolunu bulabilmek için uzun uzadıya düşündü ve sonunda adalet kisvesi altında şiddete başvurmaya karar verdi. Ada- mı huzuruna çağırttı, içtenlikle karşıladı ve yanı başına oturtup, "Ey zatı muhterem, senin çok bilge biri olduğunu, Tanrı'yla ilgili mevzularda herkesten daha derin bir muhakemede bulunduğunu pek çoklarından işittim; bu yüzden söyle bana, üç hak dininden hangisi doğru? Musevilik mi, İslamiyet mi, yoksa Hıristiyanlık mı" diye sordu. Gerçekten de bilge bir adam olan Yahudi, Selahaddin'in kendisini tartışmaya sürüklemek için ağzından laf almaya çalıştığını anladı ve ona fırsat vermemek adına bu üç dinden hiçbirini diğerine üstün tutmamaya karar verdi. Oyuna gelmemek için nasıl bir cevap vermesi gerektiğini düşünürken söyleyecekleri birden aklına geliverdi: "Sultanım," dedi, "bana çok güzel bir soru sordunuz; bu konudaki düşüncelerimi, şimdi işiteceğiniz şu hikâyeyle anlatmayı uygun buldum. Yanlış hatırlamıyorsam eğer, büyük bir hazinesi olan ve hazinesinde birbirinden değerli mücevherleri bulunan zengin ve saygın bir adamdan çokça bahsedildiğini duymuştum. Bu adamın mücevherleri arasında bir de çok güzel ve çok kıymet- li bir yüzük varmış. Hazinesindeki yüzüğü tam da bu güzelliği ve değeri nedeniyle onur nişanı yapmak ve sonsuza dek kendi soyunda kalmasını sağlamak istiyormuş; bu nedenle yüzüğü oğullarından hangisine verirse, yani yüzük hangi oğlun eline geçtiyse, onun aile reisi olarak tanınmasını, itibar görmesini, diğerleri tarafından sözünün dinlenmesini buyurmuş. Yüzüğü elde eden oğul da babasının yaptığını yapmış ve evlatlarına aynı buyruğu vermiş. Böylece yüzük nesiller boyu elden ele dolaşmış ve sonunda üç oğlu olan bir adama geçmiş. Bu adamın oğullarından üçü de dürüstmüş, erdemliymiş, babalarına sadıkmış, bu yüzden adam üç evladını da birbirinden ayırmadan severmiş. Yüzük hakkındaki aile geleneğini bilen oğullar, ne vakit babalarıyla baş başa kalsalar, kardeşlerin en seçkini olabilmek için birbirleriyle yarışıyorlar mış ve yüzüğü kendisine bıraksın diye iyice ihtiyarlamış adama yalvarıp yakarıyorlarmış. Bütün evlatlarını aynı şekilde seven iyi yürekli adam, yüzüğü miras bırakacağı oğlu bir türlü seçemeyince üçünü de sevindirmek için her birine varisi olacağı vaadinde bulunmuş; ardından işinin ehli bir sarrafa gitmiş ve kendisinin bile diğerlerinden kolay kolay ayırt edemeyeceği, aslının birebir aynısı iki yüzük yaptırmış. Ölüm vakti yaklaşınca, oğullardan her birine, yüzüklerden birini gizlice vermiş. Babalarının ölümünün ardından mirasa ve ailenin reisliğine üçü birden konmak istemiş, haliyle üçü de birbirine itiraz etmiş ve her biri bunun kendi hakkı oldu- ğunu kanıtlamak için çıkarıp yüzüğünü ortaya koymuş; fakat yüzükler öylesine birbirinin aynısıymış ki içlerinden gerçek olanı ayırt etmek mümkün değilmiş. Böylece, babanın miras bıraktığı yüzüğün hangisi olduğu bir muamma olarak kalmış ve bugün de hala bir muammadır. Tanrı Baba'dan üç halka inen üç dine dair bana yönelttiğiniz soruya yanıtım işte budur Sultanım: üç dinden her biri kendini yegâne vâris sayıyor, tek doğru din olduğuna ve buyrukları yalnızca kendisinin hakkaniyetle yerine getireceğine inanıyor ama tıpkı yüzüklerde olduğu gibi mirasın asıl sahibinin hangisi olduğu gizemini hâlâ koruyor." Selahaddin, ayakları etrafına hazırladığı tuzaktan Melchizedek'in büyük bir ustalıkla sıyrılmayı başardığını görünce derdini ona açmaya, kendisine yardım edip etmeyeceğine bakmaya karar verdi ve kararını aynen uyguladı. Ayrıca, böylesine bilgece bir cevap vermemiş olsaydı ona neler yapmayı tasarladığını da açık yüreklilikle anlattı. Yahudi, Selahaddin'in işi görülsün diye kendisinden istenen tutarı kendi gönül rızasıyla verdi. Selahaddin, borcunu kuruşu kuruşuna ödemekle kalmayıp değerli armağanlar da gönderdi; ayrıca onu daima dostu bildi, saygın ve önemli bir makama getirdi ve yanından hiç ayırmadı.
·
1 plus 1
·
49 views
Ömer okurunun profil resmi
çok güzelmiş
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.