Gönderi

Clayton :D
Nedense Clayton bu sözleri duyunca başını geriye savurup bir kahkaha patlattı. Genç adam gülerek hayranlıkla eğildi ve Whitney'in saçlarına dokundu. Whitney ayağa fırladı. Bu adama ya bir tokat patlatacaktı ya da baldırının önüne bir tekme savuracaktı. Babası ve teyzesi yanlarına geldiklerinde Clayton ve Whitney birbirlerinin yüzüne bakıyorlardı; Clayton, Whitney'yi cesaret gerektiren tutkulu bakışlarla süzerken, Whitney onu buz gibi gözlerle izliyordu. "Çok hoş sohbet görünüyorsunuz doğrusu," dedi babası neşe içinde. Bunu duyan Clayton'ın dudakları titredi ve Whitney katıla katıla gülmemek için kendisini zor tuttu. Akşam yemeği, kraliyet sarayının baş aşçısı tarafından hazırlanmış övgüye değer bir ziyafeti andırıyordu. Whitney hafif şarap sosuna batırılmış lezzetli İstakozu çatalının ucuyla dürterken evin hanımıymış gibi masanın bir ucunda, Clayton'ın tam karşısında oturmaktan rahatsızlık duyuyordu. Genç adam bu akşam ev sahibi rolünü öyle rahat ve doğal bir zerafetle oynuyordu ki Whitney istemese de ona hayran kalmadan edemiyordu. Hatta Clayton'la neşeli bir politika sohbetine dalan Leydi Anne bile asabi düşüncelerinden bütünüyle sıyrılmış gibi görünüyordu. Beşinci öğün geldiğinde, Whitney kendini zorlayarak sürdürmeye çalıştığı sessizliğini bozdu. Clayton, akşam boyunca onunla uğraşıp genç kadını kışkırtmaya çalışmış ve nihayet onu kadınların da erkekler gibi bir eğitim alması gerektiği hakkında yapılan tartışmayla sohbete katmayı başarmıştı. "Kocasının mendillerine nakış işlemekten başka bir şeyle uğraşmayacak bir kadının geometri öğrenmesine ne gerek var ki?" dedi genç adam. Whitney onu büyükbabaları gibi düşünmekle suçluyor, Clayton da bilgiç bir kadın gibi konuştuğunu söyleyerek Whitney ile alay ediyordu.
Sayfa 229
·
19 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.