Wilhelm Genazino
Bu kitabı da bir tren yolculuğunda başladım ve bitirdim sayılır. Tam yollarda okunacak kitaplar seçiyorum farkında olmadan bı sıralar :)
Öncelikle söyleyim bu kitabın karamsar bir havası var, Kafka’nın kitapları gibi. Ama sanırım Kafkavari olmaktan uzaklaştıran şey tamamıyla umutsuzluk içermemesi. Yani iyi bir sona dair bir umut var hep. Bununla ilgili bir yazı okumuştum ama detaylı hatırlamıyorum, bulursam paylaşırım Kitaptan bahsetmeden önce şu alıntıyı paylaşmak istiyorum:
“İstemesem de içimi o tanıdık huzursuzluk kaplıyor: Yaşamım hep böyle sürüp gidemez. İşin gülünç yanı, benim kendi yaşam koşullarımdan pek bir şikayetimin olmaması; oturduğum evden, maaşımdan, yaşadığım evlilik benzeri ilişkiden, yani hayat arkadaşım Traudel’den. Yine de uzun süredir, hayatımın durdurulamaz bir şekilde parmaklarımın arasından akıp gittiği duygusuna kapılıyorum. Son iki aydır hissettiğim, yaşama yeni bir yön verme dürtüsü giderek güçleniyor. Bir şeyleri değiştirme arzusu, karşı konulmaz bir baskıya dönüşüyor çünkü neyi, nasıl değiştirmem gerektiği hakkında hiçbir fikrim yok. Gerçeğin tamamı bu değil. Arada bir içimde beliren umut kırıntısı geride parıltı bırakıyor.”
Bunları söyleyen 41 yaşındaki Gerard Warlich. Doktora yapmış bir felsefeci ama mezun olduktan sonra iş bulamadığı için bir çamaşırhanede servis şöförü olarak çalışmaya başlıyor ve orada yükselerek şef haline geliyor. Aslında söylediği gibi bir şekilde hayatı parmaklarının arasından akıp gitmiş bir şekilde yaşıyor. Yaklaşık 10 yıldır birlikte olduğu ama evliliğe doğru bir adım atmadığı ‘hayat arkadaşı’ Traudel var sadece yakınında. Ama hikayesini anlatırken bile Traudel ile olan ilişkisinin ne kadar yüzeysel olduğunu, Gerard’ın hayatı boyunca kimseyle yakın, derin ve otantik bir ilişki kuramadığını anlıyoruz. Tam varoluşsal ve psikanalitik açıdan incelenmesi gereken bir vaka aslında diye düşünmeden edemedim kitap boyunca
Gerard sahip olduğu şeyleri eskiyip yıpranana kadar değiştirmeyen birisi. Bana göre bu durum işi ve ilişkisi konusunda da geçerli. Traudel ile 10 yıldır evliler ama Traudel evlilik istemesine rağmen hiçbir adım atmıyor; işi kendisine ve eğitim düzeyine göre bir iş değil ama bunu değiştirmek için de hiçbir adım atmıyor. Mesela Traudel’in ısrarlarına rağmen yeni bir pantolon, yeni bir bere almıyor, kıyafetleri üstünde paralanana kadar giyiyor. Bir pantolonunu balkona asıyor ve zaman içerisinde pantolonun değişimini, yıpranmasını vs. izliyor…
Gerard’ın sahip olduğu bu hayat bir anda işini kaybetmesiyle sarsılıyor ve darmadağın oluyor. Bu duruma giden yolu, sonrasında neler olduğunu ve annesiyle olan ilişkisini okuyoruz.
Okuması kolay, kısa ve bir o kadar da sizi düşünmeye sevk eden bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Siz okudunuz mu veya okumayı düşünüyor musunuz?
