Muhtelif sebeplerle hepsi muhtelif mezheplere ayrılmışlardır. Büyük Britanya Birleşik Devletlerinin Kıralı, biraz önce söylediğimiz gibi, Hıristiyanlığa sadık kalacağına değil, Protestanlıktan dönmiyeceğine yemin eder. Mensup olduğumuz İslam Ümmeti de türlü dini ve siyasi sebeplerle muhtelif mezheplere ayrılmıştır. Mesela Pakistan, Sünni bir İslam devletidir.
İran, vatandaşlarının çokluğuna nazaran Şiidir. Suudi Arabistan, Vehabidir. Türkiye'deki Müslüman vatandaşların bir kısmı sünni ise de bir kısmı da Alevidir. Dini dünya işlerinde devletten ayırmak, hakikatte dine bir hürmettir. Çünkü otokrat devletlerde dinin devlete müdahalesinden çok, devletin dine karıştığı görülür. Nitekim Osmanlı İmparatorluğu zamanında çıkarılmış kanunların bir kısmı İslam esaslarına uygun değildi. Saltanatın mahfuzluğu için kardeş ve evlat katline izin veren ve durmadan tatbik edilmiş olan hüküm, buna misal olabilir. İslam hukukunda para cezasına konu olmayan bazı suçlar, Osmanlı kanunnamelerinde derece derece para cezasına çarptırılmıştır. Padişahların, Selim 1.den sonra aynı zamanda İslam halifesi oluşu İslam milletlerinde milli ruhun uyanmasından sonra bir kalıptan ibaret kalmıştı. Hilafetin ilgası, bu bakımdan ancak bir tasfiye mahiyetindedir. Laiklik prensipi bugün için henüz tam gerçekleşmiş değildir. Bunun sebebi de bilhassa yakın tarihimizin her ilerleme ve yenileme hareketine, kendini din mümassili farzeden bazı dünyadan habersiz insanların karşı çıkmaları olmuştur. Umumi seviye ve terbiye yükseldikçe bu prensip, yeni bir kanuni tedbir almaya ihtiyaç olmadan kendi kendine gerçekleşecektir. Bu itibarla vatandaşın itikatlarında ve ibadette tamamiyle serbestliğini temin eden bu Anayasa hükmü, sosyal hayatımız için ehemmiyetini muhafaza etmektedir. Eski devirlerde, yapılmış manevi baskı sebebiyle bir çok milletdaşlarımızın Doğuya zaman zaman ve yer yer göçmeleri, Tarihin bu hususta bize verdiği acı derslerdir.
Sayfa 249 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / Üçüncü Baskı Mayıs 1971Kitabı okudu