Gönderi

SEMÂÎNİN AŞKI MEVLÂNA
academia.edu/116015308/SEM%C... Derviş; yaratıcıyı deniz, dini gemi bilen; denize aşık Hakk incilerinin dalgıcıdır. Zenginlik ve bilgi kapılarını isteyene ve istediğine açan Allah(c.c), dervişlere de rind kapılarının anahtarını emanet etmiştir. Sufi veliler yaratıcının sunduğu bu nimeti açtıkları gönüllü kültür merkezleri olan dergâhlarda ''halka hizmet Hakk’a hizmettir'' hayat görüşüyle sürekli hale getirmişlerdir. Gönlü Hakk aşkı için yananların dünya çapında en bilineni Mevlana Celalleddin-i Rumi'dir. Onun ekolünden ilerleyen dervişlere de Mevlevi dervişi adı verilmiştir. Mevleviler her devirde ve her toplumda ilmin edebiyatın ve musıkî zarafetinin zirvesi olmuşlardır. Mevleviler kendilerine özgü Hakkı anma ve onu anlama (zikir) ayinlerini de yaşadıkları sosyal ve manevi çevreye uygun olarak elit bir zevk haline dönüştürmüşlerdir. Şiirin, musikinin ve İlahi raksın birbiri içinde bu kadar mükemmel harmanlanması Allah'ın Mevlana'ya ve onun yolundan yürüyenlere sunduğu bir iltifat olsa gerek. Semâ Yaratıcının işitmek sıfatı olan ''SEMÎ'' isminden gelir, Ayinlerde SEMÂ eden dervişlere de İŞİTENLER anlamına gelen farsça SEMAÎ adı verilir. Semâ ayinlerinin icra edildiği Semahanelerde semaîler dini musiki makamlarıyla bedenlerini estetik bir seyirlik haline getirirler. Semaîler ''işittik ve itaat ettik.'' ayetine dayanarak canlarındaki o ibadet zevkiyle kulluğu idrak için ruhlarını Yaratıcıya yollarlar. Kulluğun idrakine vararak insanlığa hizmet için soyunan dervişler Mevlevi musiki ayininin sonunda büyük bir sessizlikle birliği tefekkür için hücrelerine çekilirler. Semâ Ayini semaîlerin mana âlemiyle bütünleştiği ilahi ritüellerdir. Mevlevi dervişi, dünyaya gelişin ve gidişin tesadüf olmadığını her kıyafetiyle ve her hareketiyle anlatır. Semaînin üzerindeki siyah hırkası dünyaya[nefse], başındaki sikkesi[Mevlevi külahı] nefsinin mezar taşına, giydiği tennuresi [beyaz kıyafeti] nefsinin kefenine işaret eder. Mevlevi Ayini esnasında hırkasını çıkaran Semaî dünyadan arınmış olur. Naathan'ın Allah'a ve Peygamberlere dizdiği övgüyle başlayan Ayin. Yaratıcının alemlere '' OL=KÜN'' emrini hatırlatırcasına kudümden gelen “düm” sesinin ardından ney'in '' hu'' nefesi taksime başlar. Ardından elleri secdeye vurarak ayağa kalkan semaîler semahanenin etrafını kırmızı posta(yeniden doğuşun temsilcisi) basmadan ve candan cana birbirine selam vererek üç kez dolanır. Daha sonra semaîler semâya girerler. İlahi melodilerle harekete geçen canlar, manevi makamları bir bir aşarak sonunda kulluğun idrakine varırlar. Dervişler son dua ile semahaneyi terk ederler. Bu ilahi sarhoşlukta izleyiciler de semaya giren semaîlerin vesilesiyle mest olurlar. Kimi zaman semaya iştirak eden semaînin siması, sema esnasında değişebilir. Bu ilahi boyuttan şevke gelerek ''Susmuşlar yurdu''ndan (Mevlevi mezarlığı) sema halkasına katılan eski bir mevlevi olabilir. Bu iltifatı görenler gördükleri hali başkasına açmasınlar. Ayinlerde onu ve benzerlerini görmek zevkini kaybedebilirler. Aşk bir haldir! Anlatılamaz yaşanır. Son söz yine Hz. Mevlana Celalleddin-i Rumi'den ''Dostum, ister gönlü aydın birisi ol! ister yüreği kapkara biri; her iki halde de Yaratıcıdan vazgeçme, ayrılma ondan''.
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.