Gönderi

"Biz alfabeyiz, siz de alfabe öğretilirken kullanılan elma, arı, kedi gibi kelimeler. Biz sonsuza kadar tanımlanmışız, sizse şu anda yaşıyorsunuz. Şu somut, kuşkuya yer vermeyen benliğinizin on beş yıl geçmişte, diyelim on beş yıl önce, ne durumda olduğunu bir düşünün. Hatırlayabiliyor musunuz? O zamanki tutkularınızın ne olduğunu, kaçırmamanız gereken işi, o gece elde etmeniz gereken kadını, o yüce ülküleri, toplum sorunlarına bulacağınız kesin çözümleri hatırlayabiliyor musunuz? Önemli miydi bunlar? Onlar için o kadar gürültü koparmaya değer miydi? Ya on beş yıl sonra? Bugün sizin için çok önemli olan şeyler, bundan sonraki işiniz, karınız, evinizin ipoteği... Bunlar da birer hayal olmayacak mı? Geleceğin, bin dokuz yüz otuz altı yılının hayallerinin gerçek olduğunu düşünebiliyor musunuz? Bunlara güvenebilir misiniz? Bastığınız toprağa güvenebilir misiniz? Yoksa ayağınızın altından kaydığını mı hissediyorsunuz bu toprağın?"
Sayfa 83
·
17 görüntüleme
Vefa Tunç