Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yesrib, Medîne-i Münevvere Oluyor
Yesrib humması" olarak adlandırılan, büyük ihtimalle sıtma olan hastalık bazı muhacirler üzerinde tesirini gösterdi. Ebu Bekir, Bilal ve Amir İbn Füheyrera bu has- talığa yakalananlardandı. Rasûlullah "Ya Rab! Bizlere Mekke'yi sevdirdiğin gibi Medine'yi de sevdir..." diye duå etmiş, böylece hem Mekke'nin gönüllerdeki sevgisini dile getirmis. hem de duanın devamında Medine sevgisinin gönüllerde yer etmesi ve bu hicret yurdu nun sıhhatli bir yer olması için Rabb'ine niyazda bulunmuştur. Yesrib, Medine-i Rasûl olarak anılmaya başlamış daha sonra da bu güzel ve yeşillik dolu şehre Aydınlık Şehir, Nurlu Sehir manasına Medine-i Münevwere denmeye başlanmıştır. Ebu Humeyda anlatıyor: "Rasûlullah ile birlikte Tebük'den dönüyorduk. Uzaktan Medine görünmüştü "Iste Tâbe!" (İşte güzel şehir!), buyurdu. Bir başka sefer dönüşünde de Uhud görününce sevindiği, onu selamladığı ve; "Uhud bizi sever biz de Uhud'u." buyurduğu nakledilir. Medine giderek aydınlanmış, ilim ve iman merkezine dönüşmüş, İslam'ın ilk başşehri olmus, dillerde ve gönüllerde Medine-i Münevvere olarak yer etmişti Mekke'de inen åyetler daha çok iman esasları ile ilgili âyetlerdi, Insanları Allah'ın birli ğine imana teşvik eden, sirk ve dalaletin kötü akibetini hatırlatan ve geçmiş ümmetler icine düştükleri hatalar veya cekilen çileler ve fedakârlıklar hakkında bilgi veren, ikaz eden, ibretler sergileyen âyetler nazil olmuştu. Medine'de ise ahkâm âyetlerinin nüzülü birbirini takip ediyordu. Oruç ve zekât Hicretin ikinci yılında farz kılınan ibadetlerdendi. Çok geçmeden bunu cihadi emreden âyetler takip etmeye başladı. Bir taraftan hükümler yerli yerini bulurken diğer taraftan yeni filizlenen İslâm Devletini ve müslümanları korumak için cihad ordusu oluşuyordu.
Sayfa 157Kitabı okudu
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.