Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Dolores Prımero/ Cantalicio Galante Aşk'ı.
KAÇIŞ SANATININ HİKÂYESİ Bak, Primero. Söyle, Segunda. Kadın ona dürbünü uzattı. Gözetleme yerinin yukarısından Tu- cuman'ın efendisi, uçsuz bucaksız kızıl toprakta kaybolmuşa benzeyen kıvıl kıvıl bir böceği seçti. Böcek gittikçe büyüyordu, dürbün bunun ta- lihsizliğine talihsizlik katarak gelen bir adamcağız olduğunu ayırt etmek- te gecikmedi. O zaman Don Primero kızı Dolores'in orada aşağıda, düzlüğün orta- sında bu talihsiz piçi beklediğini fark etti. Cantalicio Galante mavi dağları çapraz geçerek, yanlış bir rotadan. yürüyerek gelmişti. Başındaki şapkayı çıkarmadı, ne de dudaklarından sallanan sönmüş sigarasını attı. Dolores onun yüzüne bakıyordu. O Do- lores'e değil; çünkü o kadar güzeldi ki, ona bakınca gözleri acıyordu. Cantalicio yere bakıyordu, ama kirpiklerinin arkasında bakışları kadının gölgesi boyunca kayıyor, ayak bileklerini buluyor ve asıl daha fazlasını görmeye can attığı, meltemin keten eteğin altında belirginleştirdiği ba- Caklarına tırmanıyordu. Kelimelerle bile dokunmadılar. Don Primero öfkeden gülüyordu, kafasına vurarak bu cüretkår delikanlıya, bu işe yaramaz serseme, erkek bozuntusuna tehdit- ler yağdırıyordu; ama onu öldürmedi. Kanun böyle söylüyordu, Onun koyduğu kanun. Onu öldürmedi, ama ondan üç şey istedi. Don Primero ona kurbağa tüylerinden bir yastık doldurmasını em- retti. Cantalicio, oturduğu yerden mırıldandı -Tüylü kurbağa, görülmüş şey değil. Ama Dolores, çok uzaklardaki Parapet! Nehri'nden gelen elli kurba-ğanın yaşadığı gölete gitti. O nehirde, bir kurbağa bir devekuşuna koşu yarışında meydan oku-muştu. Birkaç uzun adımda, devekuşu rakibini gözden yitirdi. Onu ara- dı, arkasına baktı ve kurbağa çok ilerde sıçrayarak göründü. Ve bu hıç bitmeyen yarış boyunca elli sefer aynı şey oldu: Devekuşu geride bırak- tığı kurbağayı arıyor, ama onu hep önünde buluyordu. Ta ki sonunda devekuşu, bitkin halde, yenilgisini soyunup bütün tüylerini vererek öde- yinceye kadar. O zaman yol boyunca ortaya çıkan elli galip, Dolores'ın gittiği bu gölette yaşamak için kaldılar. O aşk acısını anlattı ve kurbağa- lar da ona ganimetlerini hediye ettiler. Cantalicio, emredildiği gibi, kurbağa tüylerinden doldurduğu yas- tığı teslim etti. O zaman Don Primero ondan kuşların gözyaşla- rıyla dolu bır şişe ıstedı. Ve Cantalicio, yüzü yerde, mırıldandı: -Ağlayan kuş, görülmüş şey değil. Dolores, onun yanına oturmuş, yüzü gökyüzünde, bulutlarda yü- rüyordu. Gökyüzünün çayırlarında kadın saçlı, yılan kuyruklu at- lar dörtnala koşuyordu, orada yukarıdaki denizde yelkenli ve bayraklı gemiler yol alıyordu. Birden, Dolores bir sıçrayışta yerinden kalktı ve kanatlarını açmış, sa- lınarak uçan bulutu gösterdi. Bulut yağmur gözyaşları dökünce, o da şişeyi doldurdu. Cantalicio bir paçavrayla bir kılıcı ovuyordu. Bu son sınavdı. Don Primero kılıcın gece yarısı lekesiz olmasını emretmişti, ama kan lekesi her seferinde geri geliyordu. Paçavra onu her temizledi- ğinde çelik tabaka kan terliyordu. -Bu kılıçla seni öldürecek, diye kehanette bulundu Dolores, gece ya- rısından önce ikisi kaçtılar. Dolores, yatak odasının tabanına yedi küçük delik açtı ve her birine bir damla tükürük bıraktı ve ayrılırken yanına bır makas, bir avuç kül, bir avuç tuz, bir tarak ve bir ayna aldı. Yedi kere sordu Don Primero: -Orada mısın? Ve yedi kere yanıtladı tükürük: -Buradayım. Sekizinci kerede, baba kapıyı devirdi. Siyah bir dişi domuza binip onları takip etti. Domuz hiç sapmadan uçtu ve kaçaklar, onları ele veren ay ışı- ğında, takipçilerin hortumlar ve gök gürültüleriyle geldiğini gör- düler. O zaman Dolores makası fırlatıp sivri ucunu yola sapladı. Makasın düştüğü yerde ince keskin uçlu dağlardan bir duvar yükseldi. Avcının gümbürtüsü onları gün doğarken uyandırdı. Domuz dağla- rı aşıp dört nala ortaya çıkınca, Dolores havaya bir avuç kül attı ve yeni gün pusla maskelendi. Sis bulutunun himayesinde sıvıştılar. Dolores, çarpık bacaklı aşkını sürükleyerek koşuyordu, ama her üç adımın ikisinde Cantalicio tökezliyor, kendini çayırların üstü- ne bırakıyor, öpüşmek, sigara içmek ve şapkasının altında biraz- cık uyku çekmek istiyordu. Ve yeniden o gümbürtüyü duydular, domuz, kükreyen felaket ile bi- nicisı, gözleri dönmüş saldırıya geçerken, Dolores havaya bir avuç tuz attı ve bir dolu tufanı saldırıyı durdurdu. Cantalicio düşe kalka geliyordu. Bitkin, soluk soluğa, daha fazla dayanamayacaktı. Gözüpek çapkın, en değerli varlığını Don Pri- mero'ya vermeye hazırdı ve ruhsal olarak kendini ulusal barışa çağrı yapan, havaya beyaz güvercinler fırlatan, taşları bile ağlatan doku- naklı bir konuşmaya alıştırıyordu, ama Dolores onu kaldırıyor, silkeliyor, itekliyor ve yarım olarak hayatta kalmaktansa birlikte ölmenin yeğ oldu- ğunu söylüyordu. Domuz, karşı konulmaz top güllesi, yeniden saldırdığında, Dolores tarağı fırlattı. Bir saniyede dünyayı bir ufuktan diğerine saran dallı bu- daklı bir orman boy attı. D omuzun o sıkı çalılığı yiyerek yolunu açması çok uzun sürdü. Son çalılığı da yediğinde yeniden bir koşu tutturdu; karnının al-tından uğuldayan rüzgâr ve sırtına yapışmış Don Primero'yla be-raber, susuzluktan haykırarak. O zaman Dolores aynayı fırlattı ve yerde deniz kadar büyük bir göl açıldı. Don Primero lanetler yağdırarak boş yere yukarı çekti mahmuzlarını. Domuz kendini su içmeye vermişti, artık gözden yiten suçluların ceza-landırılmasıyla hiçbir şekilde ilgilenmiyordu. Doña Eva, Cantalicio'nun annesi, Dolores'in o kadar uzaktan, oğ- lunun arkasından gelmesine hiç şaşırmadı. Dünyada bu hazine- ye layık bir kadın olmadığını iyi biliyordu; bunu doğrulamak içın evın gırışine, düşmüş gibi bir çalı süpürgesi bıraktı. Ama Dolores yalnızca süpürgenin üstünden geçmemekle kalmadı, onu eline alıp evi süpürdü. Yalnızca evi süpürmedi, komşuların evlerini, bütün köyü, komşu köyü ve bütün bölgeyi de süpürdü. Papaz onları evlendirdi. Şenlik oldu: içki sofrası ve ziyafet, şarap ve bal ikramı ve Scott'un balıkyağı emülsiyonu. Ve eğer köyün bir gazetesi olsaydı, gazetede neşeli bir nışanlılıktan sonra Dolores Primero ve Cantalicio Galante'nin Her Şeye Muktedir'ın huzurunda ölüm onları ayırıncaya dek kaderlerinı mühürlediklerini ve görkemli bir törenle genç yaşamlarını birleştirerek mutlu bir çift olduk-larını yazardı. Ertesi gün, Cantalicio kağıt peçeteden küçük bir gemi yaptı ve gemisini suya indirdı. Dolores onu, tam dere ağzından nehre doğru kaçarken yakaladı.
Sayfa 193
·
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.