Gönderi

68 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 22 hours
Bu kitabı okurken öylesine fazla duygu içerisine girdim ki, kısacık bir kitapta okuru böyle hisler içine sokabilmek... Hayranlık uyandırıcı. Aslında bu kitap hakkında ne desem yetersiz kalacak gibi hissediyorum ancak yine de deneyeceğim. *Spoiler* Kitaba ufak da olsa konusunu bilerek başladım. Saplantılı, hastalıklı bir kadının aşkını okuyacağımı çok iyi biliyordum. Ki aslında öyle de oldu. Kitabın bir cümlesine gelene dek kadını ve aşkını sürekli yargıladım. Adama beslediği duyguları, düşünceleri çok hastalıklı buldum. Yazık dedim, bir kadın, bir adam uğruna kendini neden yok sayar ki? Kızdım hatta kadına. Seni tanımayan bir adama, hatta senelerce seni görmemiş bir adama, seni sadece ufak bir macera olarak görmüş, tanımaya değer bile görmemiş bir adama nasıl böyle derin hisler besleyebilirsin? Hiç mi gururun yok? Bunun mutlaka bir psikolojik altyapısı olmalıydı. Aile geçmişiyle ilgili verilen bilgilerden bir neden aramaya çalıştım. Böylesine bir aşkı mantığıma bir türlü yatıramadım. Yapmamalıydı dedim. Ona hiçbir umut vermemiş bir adama bunca yıl uzak dahi olsa bel bağlamış olması mantık dışı dedim. Aslında bunları hala da diyorum. Ama aynı duygularla değil. Kadına kızmıyorum, onu yargılamıyorum da. Kitapta benim için her şeyi değiştiren şu cümleyi okuduktan sonra sonra duygularım tamamen değişti: "Çünkü çok güzeldim ben. Sen fark etmiş miydin bunu?" Bu cümle öylesine yaktı ki canımı... Kendisini hiçbir zaman özel hissettirmemiş, tek gecelik ilişkisinde bile ona güzel olduğunu hiçbir şekilde ifade etmemiş bir adam için bu duyguları hisseden bir kadına sadece acıma hissedilebilirdi. Romantik zihinler bu kitabı çok başka yorumlayabilir ama benim rasyonalist bakış açımla kitap bu şekilde yorumlanabilirdi ancak. Kesinlikle okunması gereken bir eser. Herkese iyi okumalar!
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022226.2k okunma
·
39 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.