Kendimi umutla kırbaçlıyorum.
kan sızıyor derimde ,ben açan yerlere.
Yoksulluğuma çok ekin ekeceğim,
Olgun meyveler toplayacağım ,
Bereketli bir hasat biçeceğim,
Umudun vaatlerinden
Vaatler ile karnımı tıka basa doyuracağım.
Varlığım zayıfladıkça,gölgem besili bir şişman olacak !
daha çok gülüp söyleyeceğim ya !
bırakmıyor ruhumun derinliklerindeki gürültü.
Bugün,şehirde sabahın nasıl uyandığını görmeye gittim
Kelebek buketi gördüm çiçekçi de
Kelebekler buket olabilirlemiş gibi ....
naylon olduklarını anlayınca almaktan vazgeçtim.
gerçek gibi göz kırpıyorlardı,
sanki canlı olabilirlermiş gibi .....
Hayat , en önemli sırlarını kimseye söylemiyor
Şehir susmalardan bir adamdır
ben kelimelerden bir kadınım.
alfabemin baş harfi diren !
tumturaklı türküler biliyor dilim
tekmil yoklukların içinde tek var olmayan
sen...
Ben...
ya da birileri.
çıngıraklı şarkılar da dinlerim.
Hey gece !
Yıldızlı gözlerin neden bu kadar büyük ?
beni daha iyi görebilmek için mi ,
beni görünmez kılabilmek için mi ?
gecenin kaşları keman ,
Sabahın seheri sürmeli,
diyorum ki bak !
bu dert beni bilmeli !
Bu !
Dert !
Beni !
Bilmeli !
Başka yolu yok!
Anlıyor musun!
Beni !
Bilmeli !
can çıkmadan huy çıkaran ölümler de bilirim.
değil mi ki her şey zıttı ile anlamlı
Ölüm ,doğumu bilmeli.
sabaha mutlu bir hikaye doğururum ya
Bırakmıyor ruhumun derinliklerindeki ikiz sancılar
aynı beladan doğdular.
tek yumurta ikizi
Çoğul sancılara tek çare de bilirim....
ben bölünerek çoğaldım.
doğumsuz sancılar da bilirim....
Duraklarda ay bekledim
gökyüzüne yıldızlardan haber salıp
güneşten hırkalar giyindim ellerim yanık
diyorum ki bak !
Madem ki bu gökyüzü senin
Bu yıldızlar aşkın
Bu yanıklar benim .....
offff....
Hayır susmuyor gürültü !
Güneş yakıyor !
Sessizlik tumturaklı !
gözler seher !.....
Ve kelebekler ölü .....
O zaman !
bu yanık beni bilmeli !
bu !
Yanık !
Beni bilmeli !
İlertutar yanı yok !
Anlamıyor musun !
Beni !
Bilmeli !
bir gün .....
o !hangi günse artık ....
bir gün ansızın bir ağrı beni uyandıracak !
Tüm doğallığında akıp gidiyorken kaldırımlar,
Üzerinde insancıklar yapmacık
Bilindik telaşlar
insanlar iş yerlerine ,
Çocuklar okullarına koşarken ,
fırıncılar tezgahlarını açma derdindeyken,
çiçekci buketlerini dererken,
sokaklar uyanırken,
herkes her şeyden habersizken....
yooo ...
her şeyden değil .....
benden habersizken diyelim
bir sabah şehre küsecek bir yanım.
dil ucuna üşüşürken kelimeler
Artık hiç birine lüzum kalmayacak
üzerine yoksul bir gün giyinirken insanlar
ve yaralar sabretmeyi tembihlerken sahiplerine
Ve tamda bu sebepten !
Böylece yaralılara sükunet salık verilirken.
Ve telaş etmek ,sadece kaldırım kenarlarındaki kuşlara yakıştırılırken
Ve insanlar kalbinin pır pır edişini saklarken, kuşlardan utanıp !
Telaşlar da onlara rakip !
burnu homurtulu ,gözleri şimşek şimşek,siyah bir at gölgesi gibi gerilecek gökyüzü üzerimize
Ve dörtnala gelirken yağmur
Yağmur suları camlarda oynatırken kıvrak belini !
ve güneş.... buğu buğu onu sakinleştirirken onu
üzerimizde şahlanacak bulut !
ve karartırken yüzümüzü ....
sen ...
ben...
ya da birileri .....
basıp gidecek kırbacından köle !
Yarasından kan sızan yerlere kendini basıp,
boş verip !
Kahredip !
Vazgeçip gidecek ya bir yanım da....
bırakmıyor ruhumun derinliklerindeki tutuklu
Kendi kendime ,
Diyorum ki :
Bak !
bu firar beni bilmeli !
bu !
Firar !
beni bilmeli !
anlamalısın artık!
Beni !
bilmeli !