Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Bir Anı...
Geçen sene güz dönemiydi. Üniversitedeki yabancı öğrenciler stand açıp ülkelerini tanıtıyorlardı. Bunun için her ülkeden birkaç arkadaş bir araya gelip ülkelerine özel tarihi yerleri, yemekleri, kültürü tanıtıyordu. Tabi ülkelerini tanıtmak için çok iyi hazırlandıkları belliydi. Tarihi yerleri ve kişileri gösteren görsel materyaller, yöresel yemekler, geleneksel kıyafetler... Ben de ders arasını fırsat bilip tek tek masaları dolaşıp ülkeleri ile ilgili bilgiler elde etmeye çalışıyor, genel kültürümü, düyaya bakış açımı genişletmeye, geliştirmeye çalışıyordum. Mesela hindistan öğrencilerine "Hindistan'da gerçekten ineğe mi tapılıyor" diye sordum. Onlar bunun böyle olmadığını, ineğe saygı amacıyla onlara dokunulmadığını anlatmaya çalışıyordu. Hindistan ile ilgili edindiğim bir başka bilgi de "Hindistan'da birçok "resmi dil" inolmasıydı". Türkiye'ye ile kıyaslayınca içimden birilerine sövmek geldi. Her neyse... Sonra Pakistan standına geçtim Mevlana Celaleddin Rumi in görseli ilgimi çekti. Mevlana Pakistanlı mı diye sordum. Evet dedi. Çok şaşırdım. "Sizin bir şairiniz vardı. neydi adı?" diye sordum. Orada fotoğrafı da vardı ancak ismini hatırlayamıyordum. Resmi göstererek"hah işte bu" dedim neydi adı? Genç adam "o Muhammed ikbal" dedi. Daha sonra birçok standı gezip ülkeler ile ilgili bilgiler elde edip Filistin standına geçtim. Orada ilk dikkatimi çeken mescidi aksa idi(tabi ben o sarı kubbeyi mescidi aksa sanıyordum). Standa bir hanımefendi bakıyordu. Oraya gelen herkese Filistin ile ilgili birşeyler anlatıyordu. Ben de daha yakına gelerek anlatılanları duymaya çalışıyordum. Filistinli genç öğrenci hanımefendi tam techizat tesettürlüydü. Gayet ciddi, aklıselim ve sağlam duruşlu izlenimi veriyordu dışarıdan bakınca. Yaklaşınca hakkaten de öyleydi. Oraya gider gitmez mescidi Aksa yı anlatmaya başladı. Sonra bir fotoğraf gösterdi bana. Mescidi aksa neresi diye sordu. Ben kendimden emin bir şekilde o sarı kubbeyi işaret ettim. (Biraz kızgınlıkla) Hayır dedi. o mescidi aksa değil! Hz Ömer camisi. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Sonra mecidi aksanın bir alan olduğunu, sadece o sarı kubbeli cami olmadığını anlatmaya koyuldu (Ah cehaletim ah! Tam da böylesi bir ortamda çıkmak zorunda mıydın? poşet müslümanlığımı ortaya çıkardın). Oranın tüm müslümanların kutsal mabedi olduğunu, orayı siyonist işgalinden kurtarmak için tüm müslümanların bilinçlenmesi gerektiğini/bilinçlendirmemiz gerektiğini anlattı. Daha sonra Kudüs hatırası olsun diye bir "bildiğimiz sarı kubbeli mescidi aksayı" verdi bana. Doğrusu hanımefendi beni etkilemişti. Diğer insnalara göre daha ciddi daha sağlamduruşluydu. Belki de hayatı bizim gibi laylaylom geçirmediği içindi. Belki de alçak siyonistlere karşı bu ciddiyeti ömür boyu korumak lazımdı.
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.