Gönderi

272 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 15 days
Öncelikle yazarın dilinin, dönem Osmanlı Türkçesine rağmen berraklığı ile karakterlerin ruh tahlillerini ve hissiyatlarını okuyucuya ustalıkla aktarması önünde saygıyla eğiliyorum. Okurken sadece romanın içine değil, karakterlerin dünyalarına ve hatta hislerine dahil oldum. Açıkcası beni en zorlayanı buydu. Çünkü aşkın getirdiği acılar, ayrılıklar, fedakarlıklar akla hesaba değil; kalbe de sığmıyordu… Bahşı ile birlikte sokak sokak , şehir şehir Kaknusia’yı aradım. Kaknusia ile birlikte acıyı derinlere boğdum. İshak ile birlikte sevgiliyi paylaşamama, düşüncesinden bile imtina etme haline büründüm. Bazen de öfkenledim… Mesela direnmek ve sevgiliyi aramak yerine susmayı tercih eden Kaknusia için çok öfkelendim. Bence bunca acıya karşın, bir kavuşma arzusu içinde dileyiş biraz çaba gerektirirdi. Özete gelirsek; Kaknusia ile Bahşı iki ayrı dine, ırka mensup sevgiliydiler. Bahşı müslüman, Kaknusia ise bir papaz kızıydı. Hikaye Kaknusia’nın babasından aldığı kötü haberi Bahşı’ya iletmesi ile başlıyor. Bahşı elinde annesinin müstakbel gelinine takdim edeceği yemenisi ile birlikte Kaknusia’yı bekler. O gelince de takdim eder. Ancak Kaknusia gözleri yaşlı bir şekilde; babasının ahdini bozduğunu ve onu bir başkası ile evlendirmek kanaatinde olduğunu söyler. Bahşı o an dünyaları sırtına alır. İkisi de şu halde birbirlerine ahidler verir ve birlikte kaçma yönünde karar alırlar. Kaçtıkları gün, papaz peşlerine tehlikeli adamlar takarak Kaknusia’yı geri getirme planı yapar. Ancak plan beklenmedik sonuç verir. Dağlı ve tehlikeli adamlar kızı esircilere verir. Bahşı ise papaz ile birlikte aramalara başlar. Bulduğuna kanaat getirdiği anda esircilerin içinde bulunduğu gemi hareket almaktadır. Ve limanda gemiyi durdurmak üzere içerisinde nikahlı eşinin olduğunu herkese anlatır ve aman diler.( Kaçtıkları gün nikahlanmışlar) Bahşı anlatır vaziyetteyken orada bir devletliye rastlar. Devletli kişi ilk olarak hoş bakmaz, sonrasında sorular sorar ve Bahşı’nın doğru söylediğini anlayarak bir belge yazdırır. Limandan sandal ile gemiye yanaşmaları için buyruk verir. Ve genç gemiye biner, orada görevlendirilir. Durumu açmak için uygun fırsat kollar. Durumu bir kaptana açar; ve bir ıttıkname ile Kaknusia’nın esir olmadığını, kendisinin nikahlı eşi olduğunu belgeletir. Esirci Ağa zorluklarla razı getirilir, Kaknusia’nın gemi limana varana dek esirler içinde bulunmasını kararlaştırır. Bahşı gemidekilere onu anlatıp, belgesini aldıktan sonra umutların ve kavuşmaların eşiğinde sarılmışlardı… Ancak kader yine onları ayrı düşürecekti. Gemi fırtınaya yakalanır ve içindekilerin bir kısmı kurtulur, bir kısmı ise ölür veya kaybolur. Bahşı bu karmaşanın içinde sevgilisini arar ancak bulamaz. Kaybolmuş ya da ölmüş olabileceğini düşünse de inanmaz. Her an, her yerde onu arar, düşünür. Aradan yıllar geçer ancak aramaktan da sormaktan da yılmaz. Bulduğunda ise geçen zaman aradan bir perde gibi aradan çekilmiştir. Yabancılık, heyecan değil de ruhları iç içe geçmiş iki insan hissiyatı hakimiyet bulur. Ancak bu ne başlangıç ne sondur… “Bir kabukta çifte badem, bir burçta iki güneş…” “İki bedene bir gerçek… iki surette bir ruh… Gayrı suretleri aradan kaldırma, tek kabukta sarmaşma vaktidir.”
Aşk Hikayesi
Aşk Hikayesiİskender Pala · Kapı Yayınları · 20231,956 okunma
·
68 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.