Gönderi
Gustav Meyrink'in ünlü eserlerinden olan Yeşil Surat'ta, Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki Amsterdam'da geçiyor bütün olaylar. Günlerden bir gün baş karakterimiz Fortunat Hauberriser, şehrin Jodenbreestraat caddesinde gezinirken, dikkat çekici tabelası olan, gözüne gizemli ve ilginç görünen bir dükkânla karşılaşır. Söz konusu bu yerin ismi "Chidher Yeşil’in Bilmeceler Dükkânı"dır. Hauberriser merakına kapılıp içeri girer ve buranın büyülü eşyaların satıldığı, sihirbazlık eğitimlerinin verildiği bir yer olduğunu görür. Ayrıca gelen müşteriler de garip özelliklere sahiptir. Daha da meraklanan kahramanımız, dükkânın içine doğru ilerledikçe, tam köşede, mekânın sahibi olan uzun boylu, yeşil yüzlü ve alnının tam ortasında tuhaf bir bez olan sıra dışı bir adamla karşılaşır. Bu kişi, dükkana ismini veren Chidher Yeşil'dir. Adama karşı hem bir tedirginlik, hem de büyük bir keşfetme arzusu duyan Hauberriser, Chidher Yeşil'i ve Bilmeceler Dükkânı'nı araştırmaya koyulur. Konunun derinlerine daldıkça ve birden fazla tesadüfle karşı karşıya kaldıkça, kahramanımız ve yan karakterlerimiz, mistik, gizemli, büyülü ve sonu korkunç olabilecek bir yolculuğa adım atarlar.
Kitabın dilsel, konu, tema ve olay örgüsünün ilerleyişi açısından herkese hitap etmeyeceğini düşünmekteyim. Örneğin ben okült, mistik, fantastik romanlara karşı ilgili olmama rağmen bu kitabı sevemedim. Bunun birinci sebebi birkaç sayfada anlatılabilecek şeylerin uzun uzun betimlenmesi ve okuru yorması. Belki daha kısa sürede biterdi ama sırf bu sebeple zorlandım okurken. İkinci sebebi ise, yazarın gizemli bir hava yaratmak isterken aşırıya kaçıp okura "Ehh haydi ama artık ne olacaksa olsun" dedirtmesi. Tabii ki herkeste bu böyle olacak diye bir şey yok. Yalnızca bende hissettirdiği bunlar oldu. Bu sebeple de kendimce, belki haddim olmayarak puan kırdım. Yine de sevenler olacaktır elbette. O yüzden başlayacaklara iyi okumalar dilerim.
·
56 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.