Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

368 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
BİRAZ SPOİLER İÇERİR
10/10 luk hisler uyandırdığını söyleyebileceğim kitaptı doğrusu ama insan olmanın özü olsa gerek ki kibrimin de uyandırdığı bir anlamsızlık kızdım Knut karakterine. Bir amacı olmayan değil de amacından sapmış bir ruhun kaybını izledim 300 küsur sayfa da. Haliyle öfkelenmemek yersiz olurdu. Ama yazarın da dediği gibi 'insan özünü anlamak çok zordu gerçekten' sorun değildi ve sonuna kadar büyük bir ilgiyle devam ettim. Araya girmiş onca ayın da hatrı varken devam etmemek olanaksızdı. Baş karakterin olayları zihinsel yönden aktarımını doğa üzerinden dolaylı yoldan sağlamış ve sanki tüm yaşlılığında ki ihtiyatlı tavrının kayıtsızlığını anlamlandırmak istiyor gibi hissettirdiğini hatırlıyorum. Kabul bu bazen yorucuydu. Bir kez daha aşkın sanata olan sadakatini savunuyor bir yazarımız da. Kadın öldü ama Knut'a göre yıllar öncesinden ölmeye başlamıştı. Çünkü kadın da canlıydı ve en fenası değişmekte olanın hası yani insandı. Aşık olanın buna kayıtsızlığı ancak onun önceden öldüğünü varsayarak mümkün olurdu. Öyle de oldu. Ruh hastalanınca beden yatağa düşerdi çünkü. Knut'a göre kadın hastalanmıştı, hiçbir şeyle ilgilenmiyordu. Bilhassa kendisiyle. Zaten dünyaya sanatıyla doğmuş her kadının nankörlüğü de bu değil midir? Yüzyıllarca bir çok yazarı ve filozofu derdine düşüren. Kadınların akıl almaz tutku aşkı. Yanıp tutuşmaları ve sonunda ışığı sönmüş birer yaratık olarak gömülmeleri. Nietzsche'de bunun hakkında şöyle söylemişti Öteki Dans Şarkısında 'Biliyorsun sana karşı iyi olduğumu, hatta zaman zaman fazlasıyla iyi: ve bunun nedeninin de senin bilgeliğini kıskanışım olduğunu. Ah, bilgelik denen bu çılgın yaşlı kadını! Günün birinde bilgeliğin kaçıp giderse senden, ah! Benim sevgim de kaçıp gider senden.' (Ahh kadınlar. Ne kolaydı onlar için sanatından vazgeçmek..) İşte tam olarak buna da değinir Knut Hamsun hatta aşağılar. Bir bilgenin 30 ciltlik kitap da kadınları yazıp sonunda mükemmeli aramak için çocuklarını terkeden kadından bahseder. Çocuklarının ne yaptığını merak eder? Ve bunun bir göçebe için katıksız bir komedi olduğundan yakınır. Bilgeler kadınlar hakkında ne bilirdi ki sahi? Bu büyük bir soruydu Ve karakterimizin yazarla benzerliği olsa gerek yüzlerce sayfanın sonlarında bir metafor olarak bilgeliği soyutladığını belki lanetlediğini görebiliyoruz. Ne demişti Knut 'Tanrı beni bilgelikten korusun' Doğa bu işin metaforu olmustu yaşamın kendisini bu şekilde savunmuştu Knut Hamsun. Tıpkı Diyojen gibi Ve hatta Sokrates gibi nerede olduğunun bir önemi olmadığını söyleyip durmuştu. Evet bu kitaptan kendim için de bir şeyler ayırdım. Halbuki çok yapmam. Hayatımı hep 30 uma kadar savunduğumdan olsa gerek hikayenin beni sürüklediği yer benim yaşamımın daha da ötesi yillar olmuştu. Açık söylemek gerekirse 30 uma kadar ağır aksak deyip nasıl bitecek o kadar yıl diye daraldığım yıllar 30 dan sonrası için bardaktan boşalır gibi boşaldı zihnim de. Hikayeyi okurken o bardağın hızla doluşunu hep hissettiğim için ben de uyandırdığı hislere değinmek istedim. (Bu daha cok korku ve endişe) Hisler olarak Hissettiklerim kendime özgü olduğundan kitaba olan puanımı da genel görüşle 7 ye indirgedim ama sırf Knut'un saf aşkının hoşgörüsü için bazen ahmaklığa izin vermediği için 6 ya düşürüyorum. Evet kibirli bir öfkenin tesiriyle..
Göçebe
GöçebeKnut Hamsun · Ren Kitap · 2023525 okunma
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.