Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

245 syf.
10/10 puan verdi
Zamanı bilinmez, insanın kendisine, çevresine yabancılaşarak; mutsuz, umutsuz, karamsar ve bohem bir bakış açısına sahip olduğu tarih evresinden beri bu huyları hem şiirde, hem öyküde hem de tiyatroda ana konu maddesi olarak değerlendirilmiştir. Bunlar klasik bir özellik taşırken aynı zamanda modern bir kimlik de taşırlar. Çünkü insanın genetiğidir artık hüzün. İnsan modern kent yaşamına alışadururken, o keşmekeş içinde kendini yitirip kendini bulma çabası içine düşmüştür tekrardan. Ancak o keşmekeş ki insana değerini unutturmuş, kalabalık içinde insan iyice yalnızlaşmış, mutsuzlaşmış, anlaşılmamış, nihayetinde insan bir anlamda o kalabalığa benzemiştir. İnsanın kendine ve çevresine yabancılaşmasını öyle güzel anlatıyor ki Edip Cansever, okurun içi daralsa da kendine ait sözcükler bulduğuna seviniyor. Edip Cansever'in kitapları hep böyledir. Bir anlamda terapi, bir anlamda eski bir arkadaş gibidir. Bu yüzden Nazım ustadan sonra beni yakalamış yazardır Edip Cansever. Şiirlerinde psikolojik ögelere ağırlık veren Cansever'in o derin varoluşçu sorgulama ve kaygılanmalarını bu kitabında da bulmak ve buram buram yaşamak mümkün. Bu kitabı da dahil olmak üzere Cansever'in kitaplarında depresif yaklaşım ve imge zenginliği olduğunu fark etmişsinizdir. yalnızlık, hiçlik, atılmışlık gibi bireyin bilinçaltı dinamiklerine atıfta bulunarak acı ve sıkıntı konularını çok iyi işler. Öyle sanıyorum ki Cansever çok iyi bir psikoloji okuruydu. Şiirlerinde bu üst-teknik kolay elde edilebilir bir şey değil. Keza imge konusunda da psikanalitik bir anlatım söz konusu. İmge genel olarak okurun bilinçaltına doğrudan etki ettiği için bilinç tarafından çok dikkate alınmaz. Ancak bilinçaltı imge yoluyla aldığı duyguyu bilince yansıttığında okurun içsel ve dışşal çatışmalarıyla yüz yüze kaldığı görülecektir. O bunu fark etmeden şair ona bu duyguları yaşatmaktadır. Bu anlamda Cansever'in ustaca kullandığı bu taktikler inanılmaz seviyededir. Dolayısıyla Cansever okurlarının ağırlıklı olarak psişelerinde bunaltı, umutsuzluk ve kronik yalnızlık barındıran insanlar olduklarını rahatlıkla görebiliriz. Cansever'i de diğer şairlerden ayıran en önemli özelliği de budur. Bununla da kalmayıp Cansever, okurun yaşadığı acı ve sıkıntıya istinaden bir kaçış yolu yaratır. Tıpkı gerçek hayatta acı ve kaygılardan kaçınmak için kendiliğinden oluşturduğumuz tutumlar gibi... Şairimiz bu noktada da ölüm ve intiharı imgelemektedir. Altını çizeyim, çözüm yolu olarak değil kaçınma odağı olarak ölüm ve intihar düşüncesine atıfta bulunur. Ölüm ve intihar üzerine gerçekleştirilen felsefi sorgulama yaşamı imlemektedir aslında. Eros ve Thanos akretipi... Edip Cansever'in şiirlerinde temel olgulardan biri de aşk olgusudur. Aşkı ele alırken yine psikolojik yönler çok önemli yer tutar. Kaçınma noktaları olarak her ne kadar ölüm ve intihar imlenmiş olsa da bir yandan da cinsellik imlenmektedir. Alkolü de ekliyor buna çoğu yorumcu ancak Cansever'in kendi açıklamasıyla bunu reddetmesi üzerine buna değinmiyorum. Varoluşçu varlık üstüne oldukça yoğun imgelem oluşturan Cansever'in insanı bu potada eriterek okurda yarattığı o müthiş acı hissinden cinsel haz ile kaçınması hem acı ve zevkin hem yaşam ve ölümün, yani siyah ile beyazın birlikte var olabileceğini anlatmaktadır. Bunun yanında başta zamanı bilinmez dediğim acının tarihi kadar acıdan kaçınma hissinin ve cinsel hazza yönelmenin tarihi de bir o kadar eskidir. Diğer kitapları gibi bu da oldukça güzeldir. İlgilisine tavsiyemdir.
Gül Dönüyor Avucumda
Gül Dönüyor AvucumdaEdip Cansever · Adam Yayınları · 1998229 okunma
··
1 artı 1'leme
·
821 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.