Gönderi

"Niye kalktın? Otur da iki çift laf edelim!.." Eğildi, torbasını aldı: "Gideyim artık..." Niko yine gülüyordu. "Nereye?" "Şehre... Anamı göreyim." Niko bu sefer kahkaha ile güldü: "Şehre mi? Bu yağmurda?.. Ne ile?.." "Sahi be... Amma da yağıyor..." Üşüyordu da ve Niko artık onun acıkacağı gibi ıslanıp üşüyeceğini de biliyordu. Kanapeye iyice yerleşti. Cebinden bir paket İtalyan sigarası çıkardı. Sigara? Salih'in gözleri parladı. Sigara insanın karnı doyunca yemekten de değerli oluyordu. Niko bunu da anladı. "Yak bakalım.. otur hele." Fakat Salih de onu anlıyordu. Sanki o kum çölleri gibi sonsuz savaş yeniden başlamıştı. Direnmek, her ne pahasına olursa olsun direnmek lazımdı. "Yok," dedi, "gideyim. Hadi eyvallah". Şaka değil gidecekti. Adımını atmıştı bile.
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.