Beni burada arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma enne,
Ağlama.
Kaç zamandır yüzüm tıraşlı
Gözlerim Şafak beklerdim
Uzarken ellerim
Kulağım kirişte
Ölümü özledim anne
Yaşamak isterken delice
Bugün görüş günü
Günlerden salı
Islak
Sarı bir yağmur
Ülkemin neresine bakarsa ay
Orda yitik bir anne ağlıyor
Sen aralıyorsun yağmuru
Acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini
Sonra bir umut koşuyorusun
Yüreğin avucunda
Isırırken
Çırpınıtı gözlerini(Ah verbilseydim keşke yüreği avucunda koşan herbir anneye tepeden tırnağa;oğula ve kıza kesmiş bir ülkeyi armağan.)
Koşma anne
Birdenbire batacak olan
Düş denizinde yarattığın unuty,
Sandaldır.
Oysa benim için
Işık hızıyla koşan
Kısa ve soğuk bir zamandır
Bu yüzden bu seslerde geldiler bir
Şafak
Uyksusuz
Yorgun
Ve korkak
Sanırım bahtiyardi
Yüreğimin depreminde Richter ölçeği
Çatlarken
Ölebilir raporu veren beyaz önlüklü doktor.
Boşver hipograt amca üzülme ne olur
Sende anne
Sende üzülme
Hücrenin dört bir köşesinde ayak izlerimi
Ciğerlerimde yırtılan bir çığlıkla
Beklediğim
Ve korkunç bir sabırla birbirine eklediğim
Korkak kahraman gecelerimi
Düşlerimle sınırsız
Diretmişligimle genç
Saskinliğimla çocuk,devrederken siradakine
Usulca açiliverdi
Yanağımda tomurcuk
Pir sultan'ı düşün anne
Şeyh bedrettini
Borkluceyi
Toparlak Kemal'i düşün anne
Hala kanaması nedenidir faşizmin
Göğsünde
Utangacliği bile varmadan
Yanaklarına yasının
Onsekizinde ölümüne pervasız
Yürüyen
İnce bilkeli çıplak ayaklı tanya'nin
Deniz'i düşün anne
Her mayıs şafaginda uzun uzun
Doverken darağaçlarini
Ve o şafaktan doğma
Onbir yaşını çiğneyip yürüyen
Çocuklari
İnsanları düşün anne
Düşün ki yüreğin sallansin
Düşün ki o an
Güneşli güzel günlere inanan
Bir yusufçuk havalansin
Sıcak omuzlar degerken omzuna
Buz üstünde yürüdüm yıllar boyu
Bayraklar ve türkülerle
Kurşunlar sıktılar anlıma
Açık alanlarda ağır
Konup kalktığı
Yalçın kayalardan biriydim
Ölüp dirildim yeniden
Güneşli guneşsiz akşamlarda
Mutlu yarınlar adına özgürlük adına
Ekmek adına
Üstüne vardım kuyruğu kirli itlerin
Dirilip dönmesin diye hiroşimalar
Tahtadan atların boynuna çıplak
Ölümlerle yatmsin diye çocuklar
Aç gözlerle bakmasın diye çocuklar
Kardeşlik adına
Havadaki kuş denizdeki balık adına
Yürüdüm yıllar boyu
Dönüp bakmadım ardıma
Iraktı gözlerin çok ırak
İzim kalir mi bilemem
Yürüdüğüm yolda
Kalsa da silinir gider
Yalnızca bir ağıt gibi çakılır
Ardımca gelenlere
Gözümü yaktiğim yer
Tören adımlarıyla ölmek
Ne garip şey anne
Kanlı karanlık bir oyunda baş
Oyuncuyum.
Bütün gözler üstümde ,
Sürüyor gecenin karnında şafağa
Bakan oyun .
Masa üstünde üşüyen bir sigara
Yanında küçücük bir cam bardak
İçinde rengi bu gecenin
Cılız titrek bir kibrit
Kağıt kalem
Sandalye
Geride flu , yağlı, büküm büküm bir ip
Ve çingene kuralına uygun değişmez bir kuralımıdır idam mahkumunun.
Kırılacak cammışım gibi davranıyorlar
Yüzlerinde zoraki çarpılmış bir hüzün
Oysa birazdan boynumu kıracaklar
Pul pul dökülecek, yaz siyasi eylül'ün.
Ben ölümü asıl az ötede titreyen çingenenin kara kıllı ellerinde gördüm.
Anladım ki küllenen sigaradır soğuyan bir çaydır benim ömrüm.
Yani benim güzel annem
Alacaşafağında ülkemin
Yıldız uçurmak varken
Oturup yıldızları içinde
Kendi buruk kanımı içtim.
Ne garip duygu şu ölmek
Öptüğüm kızlar geliyor aklıma
Bir açıklaması vardır elbet,
Giderken dar ağacına .
Geride
Masa üstünde boynu bükük kaldı
Kağıt ,kalem.
Bağışla beni güzel annem
Oğul tadında bir mektup yazamadım,
Diye kızma bana
Elleri değsin istemedim,
Gözleri değsin istemedim
Ağlayıp koklayacaktın
Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda.
Usul adımlarla yürüdüm ömrümü
Karşımda kurum kurum kurum-laşan
Darağacı
(Tarla kuş korkmaz ki korkuluktan ökse de olsa dört bir yanı)
Birdenbire acıdı boynum
Gelecekler var bibiri ardınca genç
Yakışıklı
Ne olur işçi kadınım
Az yumuşak dik şu kefenin
Yakasını
Yaşamak ağrısı asıldı boynuna, oysa türkü tadında yaşamak isterdim
Irmakları akmak çiçekleri kokmak yaz boyu çoban aldatanlars aldanmak
Şu başlarında aylak sektirmek kavalimi
Sonra bir çocuğun afacan bacaklarında anavarca kayalıklarına tırmanmak isterdim
O güzel günleri görenler arasında bir solukta ben yaşamk isterdim
Bir de luvr müzesini seyretmek
Gizliden öperken siyah jakondu
Tebessumünden,
İşte o an yakalamak dolunayı saçından
Birde yirmibes kilometreden görebilmek nazimin gözleriyle
Pırıl pırıl moskovayi
Ölmek ne garip şey anne
Bayram kartlarının tutsakligdan
Aşirip bayramı sedef kakmalı bir kutu içinde vermek isterdim çocukların ellerine.sonra
Sonra benim güzel annem
Damdan düşer gibi vurulmak isterdim bir kıza
Kunyemi okudular
Suçumuz malum
Gecenin kıyısında durmuşum
Kefenin cebi yok
Boynuna yıldız doldurmusum
Koşun çocuklar, çocuklar koşun
Sabah üstüme üstüme geliyor
Yanlış mı duydum yoksa erkenci bir horozmu ötüyor
Kesin bir acı bilenmiş
Gitgide yaklaşıyor sonum
İri sözlerim yoktu söyleyecek
Usulca baktım yüzlerine
Bin yıllık iskeletleri catirdayarak
Göçtü ayaklarının dibine
Korkutamadilar beni anne
Avlunun ortasında çatık bir kaş gibi duran darağacı
Bir zaman rüzgarda saçını tarayan
Telli kavak değil mi
Boynundaki kemendi bir öğle sonu bukerken o kiz
Sarı sıcak sevdasını düşünmedi mi söyle anne
O çingene
Bir çiçek bahçesi kadar sıcak
Sokagimizdan geçen bohçaci kadını
Sevmeli mi çılgınca
Kuruluş kurulmuş tuzaklar yok artık yolumda işkenceler zindanlar
Hücreler savunmak yok mutlu yok bir yaşamı
Açlık grevinde beynimi bir sıçan gibi kemiren
Mideme karşı kısacası
Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
Gülmek, umut etmek özlemek
Ya da mektup beklemek gözleri yatırıp ıraklara
Ölmek ne garip şey anne
Artık duvarları kanatircsina tirnagimla
Şaşkin umutlu şiirler yazmayacağım
Mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakmayacağım
Baba olamayacağım örneğin
Toprak olmak Ne garip şey anne
Cepleimde el yerine balyoz taşırken
Korkunç Bir merakla beklerken kurtuluş haberlerini
Ve yüreğimin ırmakları taştı taşacakken ölmek ne garip şey anne
Ucurumlarfmdir ki sende büyür
Dağlar ki sende göçer
Ben yaprak derim çiçek derim cam diplerinde açmış kozalak derim
Gül yanaklı çocuğa benzer
Yinede oğlunu kaybetmek ne garip şey anne
Beni burada arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş koparma anne
Ağlama
Kirildiysa düş evinin kapısı
Bütün kırık kapıların cagirisiyim
Kızların yanklayinda cukurlsan biten başlayan aşkların ortasındayım
Her kavgada ölen benim
Bayrak tutan çarpışan
Her kadın toprağı , beni doğurur
Özlem benim kavga benim aşk benim
Bekle beni anne bir sabah çıkagelirim.
Bir sabah anne bir sabah
Acini süpürmek için açtığında kapını
Umarım kurtuluş haberleriyle dönmüş olur
Çam ve kekik kokuları içinde acı yüzlü çocuklar
O zaman nasıl indirilmislerde şen şakrak
Öylece kalkar uykudan şarteller
Disleyip tukurmeden sigaralarıni
Türkü tadında giyinirken işçiler
Bir sabah anne bir sabah
Acini süpürmek için açtığında kapını
Adı başka sesi başka nice yasitim koynunda çiçekler
Çiçekler içinde bir ülke getirirler
Başlarını koymak için yorgun dizine
Sen hazır tut dizini anne
O mükemmel güne.