Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Şafak Türküsü
Beni burada arama anne Kapıda adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş Koparma enne, Ağlama. Kaç zamandır yüzüm tıraşlı Gözlerim Şafak beklerdim Uzarken ellerim Kulağım kirişte Ölümü özledim anne Yaşamak isterken delice Bugün görüş günü Günlerden salı Islak Sarı bir yağmur Ülkemin neresine bakarsa ay Orda yitik bir anne ağlıyor Sen aralıyorsun yağmuru Acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini Sonra bir umut koşuyorusun Yüreğin avucunda Isırırken Çırpınıtı gözlerini(Ah verbilseydim keşke yüreği avucunda koşan herbir anneye tepeden tırnağa;oğula ve kıza kesmiş bir ülkeyi armağan.) Koşma anne Birdenbire batacak olan Düş denizinde yarattığın unuty, Sandaldır. Oysa benim için Işık hızıyla koşan Kısa ve soğuk bir zamandır Bu yüzden bu seslerde geldiler bir Şafak Uyksusuz Yorgun Ve korkak Sanırım bahtiyardi Yüreğimin depreminde Richter ölçeği Çatlarken Ölebilir raporu veren beyaz önlüklü doktor. Boşver hipograt amca üzülme ne olur Sende anne Sende üzülme Hücrenin dört bir köşesinde ayak izlerimi Ciğerlerimde yırtılan bir çığlıkla Beklediğim Ve korkunç bir sabırla birbirine eklediğim Korkak kahraman gecelerimi Düşlerimle sınırsız Diretmişligimle genç Saskinliğimla çocuk,devrederken siradakine Usulca açiliverdi Yanağımda tomurcuk Pir sultan'ı düşün anne Şeyh bedrettini Borkluceyi Toparlak Kemal'i düşün anne Hala kanaması nedenidir faşizmin Göğsünde Utangacliği bile varmadan Yanaklarına yasının Onsekizinde ölümüne pervasız Yürüyen İnce bilkeli çıplak ayaklı tanya'nin Deniz'i düşün anne Her mayıs şafaginda uzun uzun Doverken darağaçlarini Ve o şafaktan doğma Onbir yaşını çiğneyip yürüyen Çocuklari İnsanları düşün anne Düşün ki yüreğin sallansin Düşün ki o an Güneşli güzel günlere inanan Bir yusufçuk havalansin Sıcak omuzlar degerken omzuna Buz üstünde yürüdüm yıllar boyu Bayraklar ve türkülerle Kurşunlar sıktılar anlıma Açık alanlarda ağır Konup kalktığı Yalçın kayalardan biriydim Ölüp dirildim yeniden Güneşli guneşsiz akşamlarda Mutlu yarınlar adına özgürlük adına Ekmek adına Üstüne vardım kuyruğu kirli itlerin Dirilip dönmesin diye hiroşimalar Tahtadan atların boynuna çıplak Ölümlerle yatmsin diye çocuklar Aç gözlerle bakmasın diye çocuklar Kardeşlik adına Havadaki kuş denizdeki balık adına Yürüdüm yıllar boyu Dönüp bakmadım ardıma Iraktı gözlerin çok ırak İzim kalir mi bilemem Yürüdüğüm yolda Kalsa da silinir gider Yalnızca bir ağıt gibi çakılır Ardımca gelenlere Gözümü yaktiğim yer Tören adımlarıyla ölmek Ne garip şey anne Kanlı karanlık bir oyunda baş Oyuncuyum. Bütün gözler üstümde , Sürüyor gecenin karnında şafağa Bakan oyun . Masa üstünde üşüyen bir sigara Yanında küçücük bir cam bardak İçinde rengi bu gecenin Cılız titrek bir kibrit Kağıt kalem Sandalye Geride flu , yağlı, büküm büküm bir ip Ve çingene kuralına uygun değişmez bir kuralımıdır idam mahkumunun. Kırılacak cammışım gibi davranıyorlar Yüzlerinde zoraki çarpılmış bir hüzün Oysa birazdan boynumu kıracaklar Pul pul dökülecek, yaz siyasi eylül'ün. Ben ölümü asıl az ötede titreyen çingenenin kara kıllı ellerinde gördüm. Anladım ki küllenen sigaradır soğuyan bir çaydır benim ömrüm. Yani benim güzel annem Alacaşafağında ülkemin Yıldız uçurmak varken Oturup yıldızları içinde Kendi buruk kanımı içtim. Ne garip duygu şu ölmek Öptüğüm kızlar geliyor aklıma Bir açıklaması vardır elbet, Giderken dar ağacına . Geride Masa üstünde boynu bükük kaldı Kağıt ,kalem. Bağışla beni güzel annem Oğul tadında bir mektup yazamadım, Diye kızma bana Elleri değsin istemedim, Gözleri değsin istemedim Ağlayıp koklayacaktın Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda. Usul adımlarla yürüdüm ömrümü Karşımda kurum kurum kurum-laşan Darağacı (Tarla kuş korkmaz ki korkuluktan ökse de olsa dört bir yanı) Birdenbire acıdı boynum Gelecekler var bibiri ardınca genç Yakışıklı Ne olur işçi kadınım Az yumuşak dik şu kefenin Yakasını Yaşamak ağrısı asıldı boynuna, oysa türkü tadında yaşamak isterdim Irmakları akmak çiçekleri kokmak yaz boyu çoban aldatanlars aldanmak Şu başlarında aylak sektirmek kavalimi Sonra bir çocuğun afacan bacaklarında anavarca kayalıklarına tırmanmak isterdim O güzel günleri görenler arasında bir solukta ben yaşamk isterdim Bir de luvr müzesini seyretmek Gizliden öperken siyah jakondu Tebessumünden, İşte o an yakalamak dolunayı saçından Birde yirmibes kilometreden görebilmek nazimin gözleriyle Pırıl pırıl moskovayi Ölmek ne garip şey anne Bayram kartlarının tutsakligdan Aşirip bayramı sedef kakmalı bir kutu içinde vermek isterdim çocukların ellerine.sonra Sonra benim güzel annem Damdan düşer gibi vurulmak isterdim bir kıza Kunyemi okudular Suçumuz malum Gecenin kıyısında durmuşum Kefenin cebi yok Boynuna yıldız doldurmusum Koşun çocuklar, çocuklar koşun Sabah üstüme üstüme geliyor Yanlış mı duydum yoksa erkenci bir horozmu ötüyor Kesin bir acı bilenmiş Gitgide yaklaşıyor sonum İri sözlerim yoktu söyleyecek Usulca baktım yüzlerine Bin yıllık iskeletleri catirdayarak Göçtü ayaklarının dibine Korkutamadilar beni anne Avlunun ortasında çatık bir kaş gibi duran darağacı Bir zaman rüzgarda saçını tarayan Telli kavak değil mi Boynundaki kemendi bir öğle sonu bukerken o kiz Sarı sıcak sevdasını düşünmedi mi söyle anne O çingene Bir çiçek bahçesi kadar sıcak Sokagimizdan geçen bohçaci kadını Sevmeli mi çılgınca Kuruluş kurulmuş tuzaklar yok artık yolumda işkenceler zindanlar Hücreler savunmak yok mutlu yok bir yaşamı Açlık grevinde beynimi bir sıçan gibi kemiren Mideme karşı kısacası Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok Gülmek, umut etmek özlemek Ya da mektup beklemek gözleri yatırıp ıraklara Ölmek ne garip şey anne Artık duvarları kanatircsina tirnagimla Şaşkin umutlu şiirler yazmayacağım Mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakmayacağım Baba olamayacağım örneğin Toprak olmak Ne garip şey anne Cepleimde el yerine balyoz taşırken Korkunç Bir merakla beklerken kurtuluş haberlerini Ve yüreğimin ırmakları taştı taşacakken ölmek ne garip şey anne Ucurumlarfmdir ki sende büyür Dağlar ki sende göçer Ben yaprak derim çiçek derim cam diplerinde açmış kozalak derim Gül yanaklı çocuğa benzer Yinede oğlunu kaybetmek ne garip şey anne Beni burada arama anne Kapıda adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş koparma anne Ağlama Kirildiysa düş evinin kapısı Bütün kırık kapıların cagirisiyim Kızların yanklayinda cukurlsan biten başlayan aşkların ortasındayım Her kavgada ölen benim Bayrak tutan çarpışan Her kadın toprağı , beni doğurur Özlem benim kavga benim aşk benim Bekle beni anne bir sabah çıkagelirim. Bir sabah anne bir sabah Acini süpürmek için açtığında kapını Umarım kurtuluş haberleriyle dönmüş olur Çam ve kekik kokuları içinde acı yüzlü çocuklar O zaman nasıl indirilmislerde şen şakrak Öylece kalkar uykudan şarteller Disleyip tukurmeden sigaralarıni Türkü tadında giyinirken işçiler Bir sabah anne bir sabah Acini süpürmek için açtığında kapını Adı başka sesi başka nice yasitim koynunda çiçekler Çiçekler içinde bir ülke getirirler Başlarını koymak için yorgun dizine Sen hazır tut dizini anne O mükemmel güne.
·
139 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.