Türk Edebiyatının Köy Enstitülü en başarılı yazarlarından biri olan Fakir Baykurt. Biz genelde yazarımızı Irazca üçlemesi (Yılanların Öcü, Irazca'nın Dirliği, Kara Ahmet Destanı) ile biliyoruz. Eşekli Kütüphane 'yi evet biliyordum ama okuma fırsatım olmamıştı. 3 küsur saatlik bir okumanın ardından henüz bitirdim kitabı, harikulade bir eser. Kitap, kurgusu, dili, üslubu, olay akışı birbiri ile bezenmiş muhteşem bir yapıt. Özellikle işlediği konu beni en çok cezbedendi. Neden daha önce okumamışım, kendimi neden böyle bir eserden mahrum bırakmışım dediğim nadir yapıtlardan. Biribirinin içine geçmiş iki hikaye çıkıyor karşımıza. Birincisi Yunanistan'ın Larisa şehrinden gelen Dimitrios Katsikas'ın hikayesi. İkinci ve en önemli hikaye ise kitabın da ismini aldığı, merkezde yatan hikaye, Eşekli Kütüphaneci yani Mustafa Güzelgöz adında bir adamın hikayesi. Karanlığa, cahilliğe ışık tutmayı öğretmek istiyor insanlara. Bunun da en iyi yolu olan kitaplarla yapmak istiyor. Bir köyün, toplumun kalkınmasının yolunun eğitimden ve kitaptan geçtiğini biliyor. Eşeklerin heybelerine sandık yaptırıp, içlerine de kitapları doldurup, köylere gidiyor önyargıları kırıp insanları kitap okumaya teşvik ediyor. En çok da küçük çocukları ve kadınları. En beğendiğim kesitler: - Eskiden cahillik fazlaydı; şimdi daha fazla. Gittikçe de artıyor. Bu nedenle bize yeni kitaplar gerekir." -"Köylere kitap götürmek, çöle su götürmek gibidir!" -"Beyim diyor, bizim yolumuz, köprümüz, çeşmemiz yok; kitaplığı ne yapacağız? Anlatıyorum ona: Eğer kitaplığınız olursa, yolunuz, çeşmeniz, köprünüz de olur!" -"Eğer geleceği kurtarmak istiyorsak, kitapları asıl çocuklara okutacağız."

Eşekli KütüphaneciFakir Baykurt · Literatür Yayınları · 20109,9bin okunma

··

43 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Güleser