Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Gelecekteki sen
Eğer 2047’de haftafa 15 saat çalışarak 2017’nin ekonomik yaşamını sürdürebilmek,sizce kaç saat çalışırız ?Benim tahminim 40 veya daha fazla çalışacağımız yönünde 2017’nin ekonomik yaşamı 2047’yi standartlarında oldukça zor görünecektir. Gelecekte 2017’deki yaşamı anlatan bile şunlara söyleyebilirdi: 2017 mi? O tarihte insanların hiçbir şey satın almaya paralarının yetip yetmediğini görmek için önce fiyatına bakmaları gerekiyordu. Doktorlar size ihtiyacınız olan tıbbi prosedürün maliyetini söylerdi, çünkü bunları ödeyecek paranız veya karşılayacak sigortanız olmayabilir. Neredeyse herkes hala ev işini kendi yapar, arabasını kendi kullanır, bahçesindeki yabani otları kendi temizlerdi. Toprağa hayvan ini gibi oturtulmuş minicik evlerde yaşarlardı. Kimi zaman evlerine fareler, hamam böcekleri ve pireler girerdi. Bahçeleri şeffaf camdan ve dışarısı ne kadar şirin olursa olsun, okyanus görüntüsü verebilecek bir hologramlı camları yoktu. Yedikleri yiyeceklere ne demeli? Nereden geldiğine ve üzerine neler sıkıldığına dair hiçbir bilgileri yoktu. Gerçek hayvan eti veya hatta asıl amacı etin kaynağını gizlemek olan “sosis” adı verilen bir yiyecek haline getirilmiş kalitesiz parçaları yerlerdi. En sevdikleri tatta ve dokuda isteklerine göre imal edilmiş yiyecek sipariş edemezlerdi. Ağızlarına rastgele yiyecek atar ve bunun hoşlarına gideceğini, kalp krizine veya kanser adı verilen bir şey yol açacağını umut ederlerdi. Eğer başları ağrısa, kendi genomları ile ilgili olmayan dünyada herkesin aldığı bir ilaçtan içerlerdi. Eğer baş ağrısı geçerse, bu şüphesiz enayi şanslıydı. Bir de şu var: işte klavyeyle yazarlardı! parmaklarıyla! o çağ taştan bıçakların ve ayıp postlarını devriydi. 2047'deki siz büyük olasılıkla şöyle diyeceksiniz: "Hayır, öyle bir hayat yaşamamak için füzyon reaktöründe geç saatlere kadar çalışırım." Neden daha az çalışmıyoruz? Görünüşe göre Keynes bunun birkaç yanı olduğunu düşündü. Ona göre toplu olarak rahatlama beceriksizliğimiz daha yoksul zamanların bir anası olabilir ve işsiz sınıfın bir parçası olmaya alışmamız birkaç nesil alacak. Veya “komşularla aşık atmak” o kadar içimize işlemiş ki asla dinlenemeyebiliriz. Kahvaltımızı ederken penceremizden yepyeni arabalarını gördüğümüz müddetçe asla bir gün bile izin almak istemeyebiliriz veya kalıcı boş vakit bir şekilde baştan çıkarıcı geliyor. Dolayısıyla bundan ve ayrıntılardan derinden iğreniyoruz. Ya da işe ne kadar değer biçeceğimizi söyleyen bir para kıstası olmadığı müddetçe işten nasıl tatmin olacağımızı çözememiş olabiliriz. En rahatsız edici olansa belki de Keynes’in dediği gibi açgözlü materyalleriz. “Parayı yaşamın zevk alınacak şeylerinin bir aracı yerine bir mülk olarak seven” ; Keynes’in “bunu yarı kriminal yarı patolojik ruhsal hastalık olarak tanımlar. Belki homodissatisfactus olduğumuz kadar mantıklı adam homo sapiens değiliz.
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.