Gönderi

284 syf.
10/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
Bizler ziyan olmuş bir nesle mensubuz. Prof. Mustafa İnan Evet böyle özetliyordu ülkemizin durumunu ünlü bilim adamı. Ülkemizin gururu, Doğu Anadolu'nun engin, zeki insanı. 1911 yılında Adana'da dünyaya gelen Mustafa İnan, doğumuyla birlikte savaşında yüzünü görmüştür. Nitekim o yıllarda ülkemizde ve Dünya'da kıtlık, savaş ve sosyal dokunun bozulduğu bir ortam vardı. Fakat gözü pek, inançlı, okumaya, öğrenmeye hevesli küçük Mustafa bu olumsuz durumları görmezden gelmiş ve tahsil hayatına başlamıştır. Savaş yılları olduğu için memleketinden ayrılmak zorunda kaldı. İleri ki yıllar da ise bugünkü adıyla İstanbul Teknik Üniversitesi'ne kaydoldu. Başarıları, azmi ve eşi bulunmaz şöhreti tüm Dünya'ya yayılmıştır. Hızlı bir şekilde doçentlik ve profesörlüğe yükseldi. Kendi gibi Profesör olan Jale İnan (Ogan) ile evlendi. Fakat bu öğrenmenin ve öğretmenin zahmeti de Mustafa Hoca'nın omuzlarına binmiştir. Takatı kalmamış, günden güne eriyen Mustafa Hoca'ya Almanya'nın Freiburg şehrinde kanser tanısı koymuşlardır. Jale Hanım ise üzüntüsünden kahrolmuştur. Mustafa Hoca ülkesine dönme arzusu ile yaşarken maalesef 1967 yılında sabaha karşı o hastanede gözlerini yummuştur. Bir bilim adamı daha biz insanları boynu bükük bırakmıştır. Fakat bizlere en büyük hazineyi bıraktı: Bilim. Ünlü matematikçi Cahit Arf'in desteği ve TÜBİTAK'ın önerisi ile Mustafa İnan'ın hayatı, yine kendisinin öğrencisi Oğuz Atay'a kaleme alınması için rica edilerek 1975 yılında bu kitap biz okuyucuların ellerine ulaşmıştır. Eserde Profesör Mustafa İnan'ın hayatı, çalışmaları, akademik başarıları bir biyografi olarak karşımıza çıkıyor. Bundan yıllar önce yaşamış ve bilme önem vermiş olan Hoca, fakirliğin etkisini görmüştür. Ama asla yılmamıştır. Arkadaşlarından önce erkenden kalkıp, onların ders kitaplarını okuyup sınavlara hazırlanan bir insan. Çünkü öğrencilik yıllarında hiçbir zaman kitabı olmamıştı. Tartışmayı ve boş sözler konuşmayı sevmeyen insan her daim bilime önem vererek siyasetten de uzak durmuştur. Bakanlık bile teklif edilmiştir. Ama o hep öğrencilerine en kesin bilgileri vermek ve ülkesine en faydalı ilimleri kazandırmak adına koşturmuştur. Cisimlerin Mukavemeti adlı eseriyle Dünya çapında saygın bir bilim adamı olmuştur. Hayatta en benimsediği ilke ve kelime tolerans olmuştur. Zamana, insanlara, hayata tolerans. ''Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.'' diyen Mustafa Kemal Atatürk galiba bu sözleriyle her şeyi anlatmak istemiştir. Ayrıca Mustafa İnan Masonluk üzerine araştırmalar yapmış ve merkezine de gitmiştir. Dine ve hayata her zaman pozitif baktığını söylüyor. İnsanları eleştirmekten kaçınarak sadece düşünmek ve öğrenmenin en faideli olduğunu belirtiyor. '' Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.'' diyen bir Peygamberinde hayatını araştırıyor, Hindistan'ın en ücra yerlerine de gitmekten çekinmiyor. İnancını da şu sözlerle betimliyor sanki: Bir şeyin aslını bilmek mümkün mü? Galiba bunu en iyi 'Kainatın Büyük Yaratıcısı' biliyor ve bütün kesinlikleri o kendinde saklıyor, diyor. Ne kadar güzel bir yaklaşım. Son olarak en çok etkilendiğim ölümü ve hala bilim aşkı ile yanan kalbi. Hastanede ateş krizleri ile boğuşan Hoca bir gece vakti serumuna bakıp; bu serum dakikada şu kadar damlar ve efendim işte şu saate kadar idare eder diyor, hemen hemşireyi çağırıyor. Ölümün son saatlerinde bile hesaplamalarla uğraşan Hoca, hemşireyi uyarıyor fakat kendi yaşamının tatlılığı üzerine değil, yarın Doktor'dan hasta öldü kaldı, azar işitmesin diye. Şu tevazuya bakın. Ne acıklıdır ki hastane masraflarını karşılayaman çift orda ki yakın birinden 3000 Mark isterler. Ve naaşını bile yıkayacak hoca bulunamayınca, ecnebi memlekette bu işi oğlu Hüseyin İnan görür. Son anlarında karısına söylediği bir söz ise çok hüzün ve keder doludur: ''Ah Jale Hanımcığım! İyi ki bütün bu hastalıklar ve borç almalar burada oldu. Ülkemizde olsaydı bu durumumla nice dostlarımı kaybederdim.'' Şu zihin ve düşünceye bakın! Talebesi Süleyman Demirel'in talimatı ve Büyükelçiliğin çabası ile naaşı ülkemize gelmiştir, borçları ödenmiştir. Ne kadar ayıp! Ne kadar utanç verici bir tablo. Ülkemizin en değerli bilim adamlarından birine yapılan muamele. Nitekim bu ayıp 1971 yılında Üstün Hizmet Ödülü ile bir nebze olsun kapanmıştır. Prof. Mustafa İnan'ı saygı ve minnetle anıyorum.
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnanOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202017,2bin okunma
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.