Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Hayatını sevgilinin yoluna adayarak kazanmak; hayatını yaşayarak sevgiliyi kazanmakla aynı şey değildir. İnceliğin ve duyguların zirvesindeki ruh; sevgiliyi, hayatını ona adayarak kazanır. Maşuk yanına değil yarana gelen demekti. Benim üç yaram var. hayat yarası, ölüm yarası ve aşk yarası. Sen hangisine geleceksin Şems? Muhabbet ve sevgi dolu bakışına feda olayım Şems. O iki siyah göz değil iki güzel gökyüzüdür. Gözlerim bakışlarının vatanıdır. O gönül gözü ile ilahî güzelliğin nüzulü görülür. Kâinat kitabını oku ey insan! insan gözlerini tabiata kapa- mamalı onu anlamaya çalışmalı, insan ümmetliğini bilmelidir. Ümmet, ortak bir inancı olan, ortak bir amacı paylaşan insanlar topluluğudur. İnsan, olmayanın arayışına düşmemeli. Aşkı aramalı. Aşkı aramayan kendi özünü âlemden ayrı kendi ruhunu âlemle uyumsuz sanır. "Ol âşıklar ki zehri içerler sevgilinin dilinden, şekeri yemezler başkalarının elinden." Ey toprak! Ayrılık köşesinde bizi tek başımıza kalmış sanma; eğer sevgili senin koynunda yatıyorsa elemi de bizim koynumuzda yatmaktadır... Ben kenarı yarım gülümsemelerin değil, acısını dudağında bir çizgi olarak hüzün gülümsemelerinin gölgesinde kalbine gömenlere sesleniyorum. Aşkı konuşan değil; başkalarından, ötekilerinden, hatta kendi benliğinden dahi sakınıp saklayanlar beni çok iyi anlayacaklardır. Gelin. Uzaktan, çok uzaktan yüreklerinin bir emaneti gibi aşkına sadık kalanlara gönüldaş olalım. Aşk denilince, sırların kutsallığına inanarak kör kuyulara sırrını fısıldayan aşk yolcuları olalım. Aşkın kıyılarından bakan bir "ben"iniz olsun. O vakit göreceksiniz ki, söyleyemediğiniz sözler, yazamadığınız kelimeler, suskun kaldığınız zamanın derinliğinde aşkınızı keşfedeceksiniz. Ben size ayrıntıların örtüsünü açmak istiyorum. Kendinizi ömrün kıyılarında saklamayın, aşkın yankısını içinizin içine yerleştirin. Aşk hayatın tam şeklidir. Bedenler, birbirinize en kolay verebileceğiniz şeylerdir; asıl mesele, hayatınızı verebilmenizdir. Baştan aşağı bir aşk olabilmek, bir aynanın içine iki kişi girip oradan tek ruh olarak çıkmaktır. Ben, aşk ülkesine bir geçit arayan yolcuyum. Bir geçit. Sadece bir geçit... Bir rüyadan ibaret sayılan şu dünya hayatında razıyım geçitlerin izbe karanlığına. Razıyım kalabalıklar içerisinde yalnız kalmaya. Bilmezdim. Beklerdim. Görmezdim. Beklerdim. Bana aşk ülkesini ilk Şems anlattı. Şimdi sorarım size, Şems'iniz nerede? Anlayın beni, anlayın ey aşka sadık kalpliler! Siz Şems'i sadece duydunuz da âşık oldunuz, ya benim yerimde olsanız nasıl lime lime ciğerinizin dağlandığını görürdünüz. Ben bir kokusu ile vurgun yedim, bir de benim kadar Şems'e ayan olsanız ne kıyametler devirirdiniz: «Şems'im neredesin ?"diye... Yürek kaleme sığmaz kan damlar beyaz kâğıda, aşk ancak bu denli düşer sükûta. Hamuş olsa da dil ele ne? Göz göğe aksa da sele ne? Yürekte kesilmez sur üflenir, dağdan esen yele ne? Hamuş yürek ne güzel hoş geldin demiş aşkı gözyaşları ile yazana. Aşkın cemre cemre düşen harfleri zamana sığmaz bir sızı ki ah etsen olmaz, etmesen âleme Şems doğmaz. Aşk içre yanan yakılan sineleri ile Şems'ine vuslat eden yüreklere selam olsun.... "İçimin yangınından neler çektiğimi nasıl söyleyeyim sana? Yarı hüzün, yarı acı olan benim hikâyemi Aşkın Gözyaşları'na sor."
·
67 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.