Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İnsan, hayranlık duyup sevdiği kişilerle arasındaki ortak noktaları görünce daha farklı bir bağ geliştiriyor diye düşünüyorum. En azından bu benim için öyle. Bunu aylardan beri okumak için doğru anı beklediğim “Sonrası Kalır I” kitabını elime aldığımda fark ettim. (Doğru anı bekleme sebebim Edip Cansever’e yüklediğim anlamdan kaynaklı.) Kitabı elime aldığımda kutsal bir kitabı tutuyorum gibi hissettim, kapakta Ara Güler’in çekimiyle Edip’in yüzünü gördüğümde de bütün bu fikir geçti aklımdan. Şiir okumaya başladığım lise döneminde tanışmıştım kendisiyle. Ortak noktamız ise benim okuduğum lisede bir yıl okumuş olması, o dönemlerde ortaokulmuş tabii. Ben bu bilgiyi öğrendiğimde aynı koridorlarda yürüdük, aynı kapıdan girdik, aynı havayı soluduk diye Edip’e karşı inanılmaz bir hayranlık duymuştum, hâlâ aynı hayranlığım sürüp gidiyor. Benzer bir durumu Sabahattin Ali için de yaşamıştım. Yine lise döneminde, muhtemelen onuncu sınıfa geçtiğim yaz, babamlarla memlekette gezintiye çıkmıştık. Daha o dönemler Sabahattin Ali’yi tanımıyordum. Sinop Cezaevi’ni gezmiştik. Orada bir isim gördüm ve dikkatimi çekti. Kendisinin kaldığı koğuşu o şekilde muhafaza etmişler. Duvarına da o hepimizin illa ki duyduğu meşhur “Aldırma Gönül Aldırma” dizelerini içeren şiirini fotoğrafıyla beraber asmışlar. Elbette beni çok etkilemişti bu durum. Bir yazarın/şairin neden hapishanede yattığını düşünmeye başlamıştım. Sonrasında kitaplarını alıp okumaya başladım. Şiirlerine geldiğimde okuduklarım zihnimde canlanmaya başladı. Çünkü benim bildiğim denizi, benim bildiğim manzarayı, benim etrafında tarihi bir yer diye gezindiğin o dört duvardan bahsediyordu. Bütün bunlar ona, yazdıklarına daha tutkuyla bağlanmamı sağladı. Bütün bunlar da girişte bahsettiğim fikre itti beni. Sabah sabah zihnimden bütün bunların geçiyor olduğu için de inanılmaz keyifliyim. Çünkü böyle anlamlı sevgiler günümü de anlamlı kılıyor.
·
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.