Selamlar sevgili kitap severler
Bugün yine bir #leyla hikayesiyle sizlerleyim. #durmadanleyla #aslıtohumcu
Elimizde var bir dişi, bir Eros, bir Zeus. Dişi aşka aşık bir kadın. Ama günümüz aşk sorunsallarından muzdarip.
Dolandırılmadığı mı kalıyor, tuhaf taleplerle karşılaşmadığı mı, dostlarıyla papaz olmadığı mı…
Dişinin ruh eşini arayışında başına gelmeyen kalmıyor.
Ama Ulu Zeus’tan aldığı yetkiye dayanarak, okunu kuşanmış Eros arkasında, ona destek ve yardımcı.
Bu Eros biraz ukala, biraz şımarık ve tahammül etmesi zor bir Eros (Yani Eros’tan soğudum desem yeridir)
Ama bitmedi. Bu kitabın biz okurlar da içindeyiz. Sonuna bile biz karar veriyoruz diyebilirim. Bir kısa, bir uzun son var kitapta
Ayrıca kitapta bazı tuhaf tabirler var. Mesela ‘Allah Allah’ yerine ‘Zeus Zeus’ deniyor. Bir süre sonra sanki beni biraz sıktı bu anlatıcı dili.
Kahramanımız dişi’ye gelirsek (ya da hiç gelmesek mi bilemedim) bahtsız bedevilikle savaşçı ruh arasında gidip gidip geliyor. Yani aşkı istemek elbet çok normal ama olmuyorsa da zorlanmamalı. Tarlayı bir süre nadasa çekmek her zaman daha verimli bir hasat mevsimini getirir beraberinde.
Hızla okunabilecek ince bir kitap olmasına rağmen ve eğlenceli bir dille yazılmasına rağmen ben bu kitabı zor bitirdim. Başladığım her kitabı bitirmek gibi bir takıntım olmasa bırakırdım.
Size kitabın bende bıraktığı hissi şöyle anlatabilirim.
Toksik ilişkisi olan bir arkadaşımın dertlerini tüm haftasonu dinlemek zorunda kalmak gibiydi. Elbette arkadaşlarımın ve kitapların bende hatırı çok. Arkadaşımı dinler gibi sabırla bitirdim kitabı
Yazar erken bir son şansı tanısa da, ben uzun sonu seçtim, yani kendimi seçmeye zorladım.
Kitabın sonunda tam olarak ne oldu ki şimdi? diye sorar buldum kendimi.