Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

192 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Anne! Bak ZENCİ!
Zenci deyince pardon siyahi(!) deyince aklınızda oluşan imge nedir? Yanlarına otururken tiksiniyor musunuz? Kokuları üzerinden atılan sözlük başlıklarını gördünüz mü, ya da aklınıza siyahi-cinsel tanımlamalar geliyor mu? Kaç kişi şeytanı siyah olarak düşünmedi? Hadi gelin açık olalım. Ötekini anlamak için, ötekinin safına geçip anlamaya çaba verelim. Gerçeklik sadece bizim baktığımız noktadan hakikat olmuyor. Yıl 1795 Fransa’nın Cezayir’i işgali. Yıl 1954-1962 Cezayir Bağımsızlık Savaşı. Bu süreç boyunca neler oldu? Tarihi değil, halka yansımasını konuşalım. Sömürgecilik, halklar üzerinden otorite kurup sömürü yaparken, sadece işgal edilen topraklar değildi geride kalanlar toprak işgalinin de üstündeydi. İşte Frantz Fanon, tam da bu karmaşanın yaşandığı bir dönemde doğdu. Cezayir asıllı bir Fransız. (Belki de Fanon bu tanımdan hoşnut olmazdı). Fransa’da tıp, psikoloji ve felsefe eğitimi aldı. 1951’den itibaren psikiyatri olarak çalışmaya başladıktan sonra Cezayir’e gitti. Cezayir Bağımsızlık hareketini destekledi. Sömürgecilik sonrası halka bırakılar, travmalar, kimlik bunalımları, depresyon ve büyük yıkımlar.. İşte tam bu süreçte Fanon halkın yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışıyor. Fanon’a ait olan, Siyah Deri Beyaz Maskeler kitabı sömürgeciliğin, sömürge edilen halkta yarattığı psikolojik, kimliksel yıkımın sunulmasını olarak okunabilir. Yazarın sömürge karşıtı kitaplarından biridir. Aslında bir doktora tezidir fakat kabul edilmediği için 1952 yılında kitap olarak yayınlanmıştır. Çatışmacı bir perspektiften yazılmıştır. Orçun Türkay tarafından çevrilmiş, Metis yayınları tarafından okuruna sunulmuş eser, sonuç yeri dahil olmak üzere 8 bölümden oluşmaktadır. Kısa bir giriş yapıldıktan sonra birinci bölüm “Siyah ve Dil” de, siyahilerin dilsel olarak sömürü sürecinden ve siyahiye bıraktığı izlerden bahseder. İkinci Bölüm “Koyu Tenli Kadın ile Beyaz Adam” ve üçüncü bölüm olan “Koyu Tenli Adam ile Beyaz Kadın” bölümlerinde, siyahi ırksal boyutun, romantik ilişkilerdeki yansımasını, Maran’a ait olan otobiyografik bir kitap üzerinden açıklama girişimidir. Dördüncü bölüm olan “Sömürgeleştirilmiş Kişinin Sözde Bağımlılık Kompleksi Üstüne” kısımda ise Mannoni isimli kişinin psikiyatri dergisindeki ırksal çözümlemesini eleştirmiş, nesnel ve ırkçı söyleme yakın olduğunu söylemiştir. Beşinci kısım da “Siyah’ın Yaşantısını” üzerinden, siyahın rolünü, konumu anlatmış, siyahın ruh durumunu, kendi ve öteki ile karşılaşması, tanımlaması ve psikolojik halleri üzerinde durmuştur. Altıncı bölüm olan “Zenci ve Psikopatoloji” de siyahilere bakışı, Yahudilik ayrımcılığı üzerinden, siyahi ayrımcılığına girmesi ve Yahudilik ayrımcılığı ile karşılaştırmasını içeriyor. Yedinci bölüm olan, “Zenci ve Tanıma” bölümü iki kısımdan oluşuyor, ilki Yahudi Adler’in psikoloji ekolü üzerinden zenci tanımlaması, kimlik süreci. İkinci kısımda köle efendi diyalektiği denkleminde, Hegel’in köle kavramı ve zenciyi karşılaştırır. Zencinin öz oluş sürecini, Hegel’in kölesi bağlamında ele alıp değerlendirir. Sonuç yerine dediği kısımda da siyahinin yabancılaşma sürecini, kendi bireysel hislerini, kitabı yazma amacına değinir. Aslında bir iç döküş olarak düşünülebilir. Çatışmacıdır ama kaosu savunmaz. Düşmanlığı istemez. Hümanist ve barışçıl bir sonuç ile kitabını sonlandırır. Kitap boyunca “Yeryüzünün Lanetlileri” kitabının önsözünü yazmış olan Sartre’ye de çok kez atıf yapılmıştır. Dili itibariyle anlaşılması çok zor değil. Elbette tez olması dolayısı ile sıradan roman gibi okunamaz. Psikolojik terimleri anlamak başta zor gibi durabilir fakat yazar konuyu anlamamız açısından örneklerle önümüzü açmış durumdadır. Kitap tutarlı ve akıcıdır. Her okuyucu bilgisini dahilinde yorumlayacaktır fakat sonunda asıl mesajı tüm okuyucuların anlayacağı seviyededir. Yazarın ölmeden önce yayınladığı son kitabı olan ve yine sömürge-karşıtı bağlamında yazılan “Yeryüzünün Lanetliler” i kitabına kıyasla biraz daha zor diye düşünülebilir. Fanon, psikiyatr olması dolayısı ile psikoloji literatüründeki kavramlar ile açıklamalar geliştiriyor. Kitap boyunca, Freud’un psikanalitik yaklaşımı çerçevesinde fikirlerini sunduğunu fark edeceksiniz. Beyaz ve siyah insanların rüyalarını açıklama girişimi bunun örneği olarak verilebilir. Kitap boyunca sıkça anomi, sapma, suçluluk kompleksi, aşağılık kompleksi, bağımlılık kompleksi, nevruz gibi psikolojik terimler kullanır. Klinik incelemelerden örnekler sunar, psikanalizce açıklamalara yer verir. Kitap ayrıca, anti-sömürgecilik fikrini savunur. Sömürge sonrası toplumlarda yaşanan psikolojik etkileri itibariyle insanlık dışı bir eylemdir. Avrupa merkezli dünya görüşü, diğer farklı unsurları aşağılamış ve bu aşağılık hissini tatmış toplumlar, öz/varlıklarını göstermek için beyaz maskelere bürünmüştür. Maske değil, maskeler diyoruz çünkü bu tek bir şekilde ortaya çıkmaz. Siyahinin Fransızcayı ana dili gibi konuşma isteği, beyaz bir adamla evlenerek beyazlar gibi statü elde edeceğine inanan siyahi kadın, beyaz kadınlarla birlikte olarak intikam duygusunu yatıştıran siyahi erkek, Fransa da eğitim aldıktan sonra, kendi siyahi halkına beyazlar gibi olduğunu ispatlama çabasına giren siyahiler.. Maskeler. Tek şekilde ve tek boyutlu değildir, çok katmandan oluşmaktadır. Bu çok katmanlılık, ezilen kişinin yani siyahinin kendini algılama şekli ve kültürel-kimliksel bölünmelerini içerir. Ardından gelen yabancılaşması. Yabancılaşma sürecini, fikirlerine etkisi bulunan Marx’tan farklı olarak ele alır. Marx’ta yabancılaşma kavramı, işçinin kendi ürünü hakkında kullanım hakkına sahip bulunamamasını anlatan bir kavram olarak karşımıza çıkar. Fanon içinse bu yabancılaşma sabit değildir. Tıp doktoru siyahinin yabancılaşma süreci ve siyahi işçinin yabancılaşma süreci ve motivasyonları birbirinden farklıdır. Yazar insanın değerini ancak özgürlüğü ekseninde anlamını bulabileceğini söyler. Ve Tüm insanların da bu ortak gaye çerçevesinde birleşmesini önerir. Kitap konusu itibariyle yalnızca siyahi-beyaz çatışması olarak düşünülürse yazarın temel mesajının anlaşılmayacağını iddia edebilirim. İnsanlık olarak göç hareketleri sonrası mülteci sorununa, Filistin-İsrail meselelerine, ülkeler içindeki etnik meselelere dek değinebiliriz. İçimizdeki siyahileri görebiliyor muyuz? “Benim de Kürt arkadaşlarım var” cümlesindeki aşağılama, “Nerelisin” sorusunun kendisine sorulmasından korkan insanlar.. Soruya verilen cevap sonrası, “Olsun, hepimiz insanız”lar, “Sen Kürtlere benzemiyorsun ama” söylemleri, “Kürdçe anlıyorum ama konuşamıyorum” cümlesindeki aşağılık kompleksi (Aslında “Artık ben beyaz bir Türküm bu yüzden Kürdçe bilmiyorum”). “Arkadaşım alevi ama çok iyi birisi” derken ki bilinçdışı konuşsa, “iyi” için ne söylerdi? İş görüşmesinde eşcinsel olduğu için reddedilen insanlar, “Suriyeliler ülkelerinde savaşsaydılar, neden buradalar ki, defolup gitsinler ülkelerine”sözleri, “Burası Türkiye Cumhuriyeti, beğenmiyorsan yallah Arabistan’a” diyenler.. Kitap, sömürge süreci yaşamış halkların kendi bilincine varması ve karşıtlarına ise farkındalık kazandıracak mahiyette bir kitaptır. Yalnızca sömürge bağlamında düşünmek Fanon’un mesajını küçümsemek olur. Fanon, Fransa da psikiyatri doktoru olarak, odasında maaşını alan ve ailesiyle vakit geçiren sıradan bir doktor olabilirdi fakat o bunu tercih etmedi. Hayatı boyunca da fikirlerine vefa ederek, ezilen halkı için mücadele eden bir insan oldu. Fanon’un siyahileri, yarım yüzyıl önce yaşamış ve ölmüş insanlar değil; okulda, yolda, metroda, her yerde. Kitap hala çok güncel. Kitabındaki mesajı anlamamız, öteki ile iletişimizi güçlendirecektir. Belki o zaman savaşsız, sınıfsız topluma daha fazla yaklaşmış olacağız. "Yaşama evet. Sevgiye evet. Cömertliğe evet. Ama insan aynı zamanda bir hayır’dır. İnsanın haysiyetinin hiçe sayılmasına hayır. İnsanın sömürülmesine. İnsanda, en insanca olan şeyin, özgürlüğün katledilmesine." -Fanon.
Siyah Deri Beyaz Maskeler
Siyah Deri Beyaz MaskelerFrantz Fanon · Metis Yayınları · 2020474 okunma
·
80 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.