Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Uyandığımda Hudson'm başı bacaklarımın arasındaydı. Ba- caklarıma değen nefesi, tüm vücudumun ürpermesine neden oluyordu. Gözlerim yarı açık bir halde başımı eğip, ona doğru baktım. Beni uyandırmadan nasıl soyduğunu merak ediyordum. Bakışlarımı yakaladı. "Beni dün akşam uyandırmadın," dedi ve beni yalamaya başladı. "Ve sana borçluyum." Sesi çatallıydı ve kelimeleri sert bir tonla geliyordu. Sabahlan konuştuğu ilk kişi olmayı seviyordum. Uyandığındaki sesi bana aitti. Ve diliyle yaptığı şeyi seviyordum. Dilinin kadifemsi dokunuşuyla tüylerim diken, diken oldu. Birden başını kaldırdı. "Ya da seni bırakayım ve uyu istersen." "Hayır! Durma," dedim ve onu geriye doğru iterek kollarımı başımın üzerinde gerdim. Hudson, hafifçe kıkırdadı. Sonra yeniden samimiyetle saldı- nya geçti. Emiyor, yalıyor ve dilini döndürüyordu. Vücudum- daki her hücrenin heyecan duymasını sağlıyordu. Vücudumun iç kısmının kasılmaya başladığını ve kanalımın nemlendiğini hissettim. Zevkle altında kıvranmaya başladım ama elleri beni kalçalarımdan kavramış, sıkıca tutuyordu. Onun insafına kalmış bir haldeydim. Nefes alışlarım yumuşak ve pürüzlü inlemelere dönüşmüştü. Bu sırada dili aşağı doğru süzülüp kapılardan içeri girdi. "Tan- rım," dedim ve ellerimi saçlarına götürdüm. Hareketlerini kont- rol etmek istemiyordum çünkü o işini çok iyi yapıyordu. Beni çılgına çevirirken, beni diliyle doruklara götürürken saçlarını çekmeyi seviyordum. Ardından dudaklarının aralığımın alt kısmında dans etmeye başladığını hissettim ve bu kez kapılardan içeri parmakları girdi. Ve en doğru yere masaj yapmaya başladılar. "Kahretsin, evet. Tam orası." Bacaklarım kasılmaya ve göbe- ğimin alt tarafı gerilmeye başlamıştı. Beklenmedik ve tahmin et- tiğimden çok hızlı bir biçimde ilk mutluluk dalgası ile sarsılmaya başladım. "Bu yetmez," diye homurdandı, Hudson. "Titreyerek, ken- dinden geçmeni istiyorum." Buna itiraz edebilecek durumda değildim. Güçlü bir tutkuyla saldırısına yeniden başladı ve üçüncü parmağını da ekleyerek hünerle içimde dans etmeye başladı. Bu sırada bir eliyle uzanıp göğsüme masaj yapmaya başladı. Teninin tenime değmesi için acı çekiyordum ama soyunmak için ritmine ara vermesini iste- mıyordum. Onun yerine kalçalarım ritmine ayak uydururken, dokunuşu altında hafifçe kıvrıldım.Kahretsin yeninden doruga ulaşıyordum ve bu çok hızlı olmuştu. Bacaklarım titreyeme başlamıştı ve bunu durdurma- ya çalışırken dizlerim Hudson'ın başına çarpıyordu. Ardından yarı ağlama, yarı bağırma arasında gelmeye başladım. Gözleri- min önünde yıldızlar belirmeye başlamıştı ve Hudson'ın eline gelmeye devam ederken tüm vücudum titriyordu. Ben devam ederken, Hudson beni yemeye başlamıştı ve son dalgaya ka- dar devam etti. Sonunda ben kendime gelmeye başladığım sırada "Rica ede- rim," dedi ve doğrulup, yataktan kalktı. Arkasından uzanıp, "Nereye gidiyorsun? Bu iyiliğin karşılığı- nı vermek istiyorum," dedim. Bacaklarım ıslak ve hâlâ komada, hālā yarı bilinçsiz bir haldeydim. "Bu anlaşmanın bir parçası değil. Ve ayrıca, kulağa ne kadar ha- rika gelse de, sabah erkenden katılmam gereken bir toplantı var," dedi ve eğilip, beni alnımdan öptü. "Dün gece kaçta geldin?" "Üç..." diye mırıldandım. Hålå kendime gelmiş sayılmazdım. Hudson, üzerimi örttů ve "O zaman, uyumaya devam et. Seni uyandırdığım için üzgünüm." "Ben değilim." Uyuyakalmış olmalıydım çünkü kalkıp, banyoya gittiğim- de Hudson çoktan duş almıştı. Esneyerek, "Ne hoş manzara," dedim. Yanından geçerken üzerinde havluyla lavabonun önün de tıraş oluyordu. "Elbiselerinle uyumuşsun." "Fakat nedense külotumu kaybetmişim gibi gorunuyor." dedim ve çıplak popomu gösterip ona hatırlattım. "Ivet, dun gece soyunamayacak kadar çok yorgundum."Sırıttı ve "Beni uyandırmalıydın. Sana yardım ederdim," dedi. "Çok güzel uyuyordun ve seni rahatsız etmek istemedim." "Güven bana, beni rahatsız etmezsin. Şu anda beni rahatsız eden tek şey sana istediğim gibi sahip olamamak," dedi ve pus- lu bakışları aynaya yansıyan bakışlarımla buluştu. "Uyuyacağını sarıyordum." "Uyuyacağım ama tuvalete gitmem gerekiyordu." Ve onu gör- mek istemiştim. Norma'yı aramış olmasından rahatsız olmuştum ve Lauren'in önerisini uygulamak için sabırsızlanıyordum. Duy- gularımı ifade etmem gerekiyordu. Lauren'in önerisi olmasa bile kahretsin ki, Hudson ile yüzleşmek için sabırsızlanıyordum. Onunla banyodan çıktığında konuşabileceğimi düşünüyor- dum. Ya da en azından giyindikten sonra konuşurum diye dü- şünüyordum. Üzerinde bu şekilde sadece bir havluyla karşımda dururken onunla konuşabilmem kolay değildi. Ama Hudson, kolunu uzatıp beni yakaladı ve "Hey," diye ses- lendi. Dokunuşuna hiçbir zaman karşı koyamıyordum. Duştan yeni çıkmıştı ve güzel kokusunu içime çekerek kendimi kolları- na bıraktım. Yeni tıraş ettiği yanağını başıma dayadı. "Seni özledim," dedi. Başımı göğsüne dayamış halde gülümsedim. "Bende seni öz- ledim," dedim. Çok özlemiştim. Kollarında olmayı, dokunuşu- nu, birlikte ve dünyadan uzakta, tümüyle güvende hissetmeyi özlemiştim. Parmaklarım, çıplak tenıne dokunduğunda, aramızdaki hav- luda hareketliliği fark ettim. "Tanrım," dedi Hudson, sızlanarak beni kendinden uzaklaş- tırırken. "Seni istiyorum ama gerçekten bu sabah seninle düzgün bir biçimde ilgilenecek zamanım yok."
Sayfa 151
·
85 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.