Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

758 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
BAKMAYIN ŞİMDİKİ HÂLİNE…
Ortodoks bir Hıristiyan olmasına rağmen, Lübnanlı Arap Corcî Zeydân, İslâm dininin ve bu din eşliğinde kurulan devlet ve uygarlıkların tarihini yazmış. İslâm’ın doğuşundan, onun en önde gelen temsilcisi olarak Türk devletlerinin ortaya çıkışına kadar… Her birinin âdet ve gelenekleriyle birlikte… İki cilt olan, zamanına damgasını vuran, günümüzde ise biraz eskimiş “İslâm Uygarlıkları Tarihi”, Halil İnalcık’ın teşvikiyle Türkçe’ye çevrilmiş. C. Zeydân bir Arap milliyetçisi. Bu nedenle, kendisi başka dinden olsa da, İslâm’ı yücelterek anlatması çok doğal, ki zaten bunu fazlasıyla yapıyor. Ne de olsa milliyetçilik dinî farklılıkları ikinci plana koyar ve de İslâm’ın Arap milletini dağınıklıktan kurtardığı ve onlara evrensel bir atılım gücü verdiği çok açık. İslâm, gerçekten de Arap topluluklarını bir araya getirmekte birinci âmil olmuş. Zaten ortaya çıkarılışının ana amacı da bu muydu, bilinmez! Arap yarımadasından çıkarak, inanılmaz bir şevkle topraklarını ve nüfusunu giderek çoğaltmış. Bunu yaparken siyasete, iç kavgalara, vb. de ilk günlerden itibaren çokça bulaşmış. Aksi düşünülebilir miydi? Tarihteki her devlet gibi, erken dönemde kurulan İslâm devletleri bazı bakımlardan çok açık görüşlü, bazı bakımlardan ise çok yobaz olmuşlar. Ancak bir husus dikkatimi çekti: Devlet yöneten ilk Müslümanlar, bilhassa Emevî devletinden itibaren, başka devletlere ait âdetleri kendilerine intibak ettirmekte çok mahirler. Bizans, ama özellikle İran etkisi Emevîler ve Abbasîler’de açıkça görülüyor. Savaşkanlığın yanında bu dışa-açıklıktır ki, onların gelişimine esas teşkil etmiş şüphesiz. Örneğin İslâm Rönesansı denilen olayda yararlanılan tercüme faaliyetlerinde esas emek, Süryaniler’indir. Bu arada “Emevîler çok ırkçıydı da, Raşid Halifeler ile Abbasîler dönemleri çok iyiydi” tarzı laik kesime özgü iddialar saçmalık. Emevî ve özellikle Abbasî devletlerini incelemek çok zevkli. Fakat bunları, tamamen din üzre var olan devletler olarak düşünmemeli. Bundan ziyade, kendi sistemleri, dünyevî ihtiyaç ve amaçları, yeraltı - yerüstü kültürleri, kamusal-özel alanları, vb. olan devletler bunlar. Tıpkı Osmanlı gibi. Zaten imparatorluklar söz konusu ise, radikallik ve tek yönlülük pek söz konusu olmaz. Böyle savaşçı bir din olur da, iktidarın güç kullanarak değişmesi sıkça meydana gelmez mi? Ordu ihtiyacı, hükümdarları yabancı asker bulmaya yönlendiriyor. Çünkü tüm ordu Arap olursa, askerler kendi sülalelerinin de yardımıyla otoriteye ortak olmaya çalışabilirler. Osmanlı’nın devşirme usulü de bu ihtiyaca karşılık geliyordu. Ama yabancı askerler bir süre sonra güçlenerek hâkimiyeti ele geçiriyorlar. Memlük Türk devleti böyle oluşuyor. Tarihte az görülmüş şey de değil. Son olarak, Şii ve Sünni ayrımını, bu ayrım etrafında dönen siyaseti iyi gözlemek lazım. Zira günümüze de bırakmış etkilerini. Bu olay, arkasında yatan iktidar mücadelesi ve soy farkları ile birlikte ele alınmalı. İslâm’ın neredeyse ilk zamanlarından itibaren Sünni - Şii ihtilafı olmakla birlikte, bunun kristalleşmesi sanırım ancak 1500’lere denk geliyor. Büyük bir medeniyet İslâm. Bakmayın şimdiki hâline.
İslam Uygarlıkları Tarihi Cilt 1
İslam Uygarlıkları Tarihi Cilt 1Corci Zeydan · İletişim Yayıncılık · 201388 okunma
·
57 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.