Her şeyden önce unutmamalısın ki, yaşam zordur:
"yaşamak" ise kolaydır; sana, istemeden, verilmiştir;
sana verilen kadarı da, koşulsuz, öylesine, senindir-
kolayca, "hafifçe" ...
Ama yaşam hazır verilemez sana-
sana hazır verilen her "yaşama biçimi" de,
sana aykırıdır; seni, aykırı, çarpık hale sokar;
ona uyarsan.
Yaşam, senin,
verilmeden yapmayı öğrenmen gereken bir şeydir:
Senin, kendi başına, arayıp, bulmak, kurmak
zorunda olduğun bir şey...
Bu da, işte, zordur.
Üstelik, neyi arayacağın; neyi araman gerektiği;
neyi bulursan 'doğru'yu bulmuş olacağın;
neyi nereye kadar kurabileceğin- bütün bunlar
konusunda da hiçbir ipucu verilmeyecek sana:
bu konuda sana verilmeğe çalışılacak
bütün 'telkin'ler, 'yol gösterme'ler de,
daha başından, aykırı, yanlış
olacak.
Yalnızca neyi aradığını bilmeden
yaşamakla kalmayacaksın,
bulduğunda, aradığının o olup olmadığını da
bilmeyeceksin- kurduğunda, kurduğunun
'sahici' yaşamın olup olmadığını da...
Yaşamını, hiçbir şey bilmeden yaşayacaksın.