Video:
youtu.be/QZBddKpiU_c
Kelebek Düşleri.
Başo'dan okuduğum ilk kitap.
Kelebek Düşleri, 365 sayfalık bir şiir kitabıdır.
Kitapta; daha çok doğa temalı haiku tarzında şiirler yer alıyor. Girişte haiku şiir türü ve Başo hakkında bilgi veriliyor. Haiku şiir tarzına yatkınlığı ile bilinen Oruç Aruoba tarafından kitabın çevirisini yapılmış olması nedeniyle dikkatimi çeken bir eser oldu.
Çeviri her ne kadar kitabın asıl dilinden olmasa da dipnotlarla ve diğer çevirmenlerin ifadeleriyle desteklenen çevirinin oldukça iyi olduğu söylenebilir. Aruoba edebî kişiliğini kitap boyunca konuşturmuş demek yanlış olmaz.
Kitaptan bazı alıntılar:
Japoncada büyük-küçük harf ayrımı da noktalama işareti de yoktur (15).
Haiku, şiir özellikleri taşıyan bir düzyazı; düzyazı özellikleriyle yazılmış bir şiir biçimidir (19).
Güz akşamı
lambayı yakayım mı
diyerek gelir (23).
Yetmiş bir yıl
nasıl da dayandın
çiy damlası (38).
Olamayacak olanın olanağını yakar haiku: anlamsız olanın anlamını bulur (41).
Anlam, uçucudur; yaşam, geçicidir; ömür, sonludur; ölüm, zorunludur. Öyleyse kişi, yalnızdır (42).
Yol, doldurulamaz bir boşluktur; dipsiz bir uçurum, dünyadaki her şeyin kaynağıdır o (44).
Bilgi edinmek, her gün bir şey eklemektir. Yolu yürümek, her gün bir şey eksiltmektir; eksiltmek, eksiltmek ta ki edimsizliğe ulaşılsın; o, tam edimlilik olan edimsizliğe (44).
Bir kez ısıttığın yatakta bir daha yatma (68).
Ay ışığında
erik ağacı, bekle
bahar gelir (87).
Unutma sakın
çalılık içinde
erik baharını (90).
Yapabilseydim
düşen kiraz çiçeği gibi
söylerdim şiirimi (98).
Gel birlikte
buğday başağı yiyip
saman yastığı paylaşalım (123).
Buğday yemek, yoksulluk göstergesi; varsıl insanlar pirinç yer (123).
Tek bir yaprağın düşmesi, dünyaya güzün geldiğini gösterir (133).
Kocakarı kirazı
baharı ya yaşlanınca
anımsanacak (148).
Dünyada vakit
sahiden kış yağmurundan
sığınak işte (172).
Rüzgâr, yeryüzünün soluğudur (179).
Yolun sonu
hâlâ yaşıyorum
güz akşamında (187).
Hüzünlü budak ya
saz sürgününe döner
kişi sonunda (293).
Ne zaman insanlar bana gelse gereksiz konuşmalar oluyor; ne zaman da ben birilerine gitsem, başkalarının işlerine burnumu soktuğum duygusunu duyuyorum (310).
İnsanlardan bıktım (318).
Yalnızca sebze kökleri çiğneyerek geçinebilen bir kişi yüzlerce şey başarabilir (325).
Sonumun geldiğini hissediyorum (330).
Sessizlikten ses gelir; karanlıktan ışık gelir (342).
Bu yolu işte
yürüyen kimse yok
güz akşamında (348).
Mutlaka okumalısınız.